Yargı, Ayen Enerji A.Ş’ne Ait Mordoğan RES Kapasite Artışı Projesinin 2. Kez Verilen “ÇED Olumlu” Kararına da ” DUR ” Dedi.

Ayen Enerji A.Ş.’ne ait Mordoğan RES Kapasite Artışı Projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen 1inci ‘ÇED Olumlu’ Kararı, 3.İdare Mahkemesi’nin oybirliğiyle verdiği kararla 28.06.2016 tarihinde iptal edilmişti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mahkemenin iptal kararından bir ay önce, 23/05/2016’da proje için 2009/7 sayılı genelgeye dayanarak 2inci bir ÇED sürecini başlatmış ve 30/11/2016’da Projeye 2. kez ‘ÇED olumlu’ kararını vermişti.

Bakanlık bir yandan mahkemenin iptal kararını temyize götürerek ilk ÇED olumlu kararında ısrarlı olurken, temyiz sonucunu beklemeden yeni bir ÇED sürecini yürüterek 2inci kez ‘ÇED olumlu’ kararını vermişti.

Karaburun Yarımadası yaşayanları, 82 davacıyla bu 2. ‘ÇED Olumlu Kararı’nı da 30/12/2016’da yargıya taşımıştı.

İzmir 6. İdare Mahkemesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile değişik 20/A maddesinde öngörülen ivedi yargılama usulü uyarınca, 2016/1757 Esas’ta görülen davada mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelenmiş ve rapordaki açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde;

– 3 ÖDA (Önemli Doğa Alanı) kesişiminde, Karaburun ÖDA nın içinde bulunmasının,
– Alan içerisinde yapılan bir günlük keşifte Bilirkişi Raporunda nadir türlerin bulunmuş olması alanın 4 mevsimlik izleme ile ele alındığında daha fazla endemik ve nadir türe ev sahipliği yapabileceği olasılığını doğurduğu,
– Alanın potansiyel orman alanı olduğu, alanda süksasyonel (sıralı gelişim) süreçlerin düzgün şekilde işlediği alan içerisinde gözlemlenen yeni kızılçam fideleri ile ortaya konduğu,
– Bu bağlamda, alanda yapılacak inşa çalışmalarının (türbün, ulaşım yolları vb.) doğal ekosistemin dinamikleri üzerine etkilerinin dikkate alınması gerektiği,
– Keşif sırasında alan içi ve çevresinde doğal ekosistemin yeşil akasmını tüketen ve örtüyü çıplaklaştıran ”meşe tırtılı” zararlısının son yıllarda bölgede popülasyon artışının dikkat çekici olduğu, özellikle bu zararlının küresel ısınma ve iklim değişikliğine paralel popülasyon artışının dikkat çekici olduğu.
– Bölgede yer alan RES’lerin kümülatif etkisinin tür üzerine olası etkisinin dikkate alınması gerektiği,
– Tüm bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda idarenin kararının yeniden gözden geçirilmesinde fayda olacağının düşünüldüğü,
– Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında mevzuatta yer almamasına karşın planda konumlandırılan türbin alanlarının yerleşim alanlarına yakın mesafede oluğundan yöre hassasiyetlerinin irdelenmesi gerektiğinin düşünüldüğü,
– EPDK tarafından sınırlandırılmış alanın kısmen Mordoğan Göleti Göl Alanında, kısmen Mutlak Koruma Alanında, kısmen Kısa Mesafeli Koruma Alanında ve kısmen Orta mesafeli Koruma Alanında kaldığı,
– Dolayısıyla Su Kirliliği Kontrol yönetmeliğine ilgili bölümlerde atıf yapılması gerektiği,
– İçme suyu Şebeke hattı projesinin EPDK sahasında kaldığı,
– Alandan geçen dere yataklarının üzerinden ulaşım hatları geçirme gerekliliğinin doğması durumunda ilgili kurumlardan izinlerin alınması gerektiği,
– Alanda inşa edilecek sızdırmasız fosseptik projesinin taahhüt edilmesinin gerektiği,
– Flora, fauna, sosyo-ekonomik durum açısından sadece faaliyet alanına değil etki alanının tamamına bakılması gerektiğinden bölge hassasiyetleri yüksek bölge kategorisinde yer aldığı,
– Bölgede 6 farklı firmaya ait RES projeleri yer aldığı, bu nedenle değerlendirme yapılırken bölgede yer alan diğer faaliyetlerin de sadece gürültü açısından değil flora, fauna, sosyo-ekonomik açıdan değerlendirilmesi gerektiği,
– Bölgede yoğun konut yerleşimlerine göre gürültü değerlendirmesi yapıldığı, oysa bölge sayfiye alanı olup yazlık konutların olduğu yaz aylarında dinlenmek üzere gelenlerin olduğu bir bölgede bulunduğu, değerlendirmelerin bu kriterlere göre yapılması gerektiği,
Sonuç olarak
– Dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirilmesi Olumlu” Kararının flora, fauna ve çevresel açıdan uygun olmadığının belirlendiği anlaşıldığından dava konusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün 30.11.2016 tarih ve 19279 sayılı 30.11.2016 tarih ve 19279 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirilmesi Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı,
– Öte yandan işlemin uygulanması halinde çevreyi olumsuz etkileyeceği dikkate alındığından telafisi güç zararların doğumuna yol açabileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin;
– Uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına,
– Uyuşmazlığın aynı Kanunu’nun 20/A maddesi kapsamında ivedi yargılama usulüne tabi olduğu anlaşıldığından, aynı madde uyarınca bu karara karşı itiraz yolu kapalı olması nedeniyle kesin olmak üzere, 10/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.

Bu kararla Karaburun Yarımadası’nın üzerine, doğal sit alanlarına, meralara, köylerin ve mahallelerin metrelerce yakınına yapılmak istenen RES projelerinin, yenilenebilir enerji kaynağı olarak savunulması ve sunulmasının da mümkün olmadığı açıktır.

Karaburun Yarımadası’nda 6 firma tarafından kurulan/kurulumuna başlanan toplam 231,55 Mwe kapasitede 115 adet endüstriyel türbin vardır, kapasite artışlarıyla birlikte, planlanan toplam türbin sayısı ise şimdilik 234. Bunlar için tahsis edilen proje sahalarının toplamı Yarımada yüzölçümünün %71’i. Yarımada’da %13’lük alan kaplayan ve yerleşimin mümkün olmadığı Bozdağ/Akdağ kütlesi hariç tutulduğunda, yaşam alanı olarak geriye kalan alan Yarımadanın % 16’sı. Yani, Karaburunlular’a nergis/zeytin/mandalina/keçi/arıcılık/bal üretimi, turizm..gibi doğal gelir kaynaklarınızla, Yarımada’da yaşayan tüm canlılara bu dar alanda, bu endüstriyel türbinlerin gürültü/düşük frekanslı ses/gölge/titreşim, yüksek gerilim hatları, türbinleri birbirine bağlarken biyoçeşitliliği yok eden yollar… gibi ekosistemi, yaşam alanlarını, sağlığı tahrip edici etkilerinin altında yaşayın, denmektedir.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2013 yılında, özgün üretimi, sürdürülen kadim kültürü, nadir ekosistemi ve biyolojik çeşitliliği ile ulusal ve uluslararası anlamda mutlaka korunması gereken bir Yarımada olarak tanımladığı ve Özel Çevre Koruma Alanı İlan edilmesi için Teklif Raporu hazırladığı Karaburun Yarımadası için RES yatırımlarının çevresel kümülatif etkisini dahi değerlendirmeye gerek duymaması düşündürücü aynı zamanda kaygı vericidir.

Tüm bunların sonunda, proje dosyalarında verilen rakamlara göre, Karaburun Yarımadası’nda işletmeye alınan/inşaası süren RES’lerle elde edilecek enerji Türkiye tüketiminin ve 2021 talep projeksiyonunun sadece %0,2’si. 2. Kez ÇED’i iptal edilen Ayen Enerji A.Ş. Mordoğan RES Projesi kapasite artışı ile üretileceği varsayılan yıllık enerji ise Türkiye’nin mevcut toplam enerji üretiminin sadece % 0,01’ini, 2021 yılı enerji talep projeksiyonunun ise % 0,006’sını karşılayabilecektir.

Bu üretimin gerçek maliyeti ise:
– ömrü 20-30 yıl olan bir proje için, parasal değeri ölçülemeyecek doğanın, yaban hayatının, sosyal yaşamın, insan sağlığının ağır şekilde tahrip olması,
– kaybolan tarım, hayvancılık ve turizm gelirleri ve en önemlisi geleceğe olan umudun kaybolmasıdır.

Bütün bunlar, denizlerde balık çiftlikleri istilası, taş mermer ocakları, eli kulağında maden sondajlarıyla birleştirildiğinde, Karaburun Yarımadası ÖZEL DOĞA ALANI olmaktan çıkarak firmaların doğal zenginlikleri ve insani değerleri hiçe sayan istilasına teslim edilmiş olacak ve Yarımada dışa doğru yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacaktır.

Anayasanın 56. maddesiyle yurttaşlara verilen hak ve görev çerçevesinde, Yarımadamızın kendi doğal-ekonomik değerlerine dayalı kalkınma iradesini yok sayarak sadece bir enerji üretim alanına dönüştürülmesine karşı bugünümüz ve gelecek kuşaklar adına davacı olmaya devam edeceğiz.

Verilen mücadele sadece bir çevre mücadelesi olmaktan çıkmış, tüm canlıları kapsayan bir yaşam hakkı ve kırsal kalkınma olanaklarını savunma mücadelesine dönüşmüştür.

Mahkemenin bu kararıyla, diğerlerinde olduğu gibi, bu dava sürecinde de büyük emeği geçen, doğanın kucağına uğurladığımız Karaburun Kent Konseyi Başkanımız sevgili İpar Buğra’yı bir kez daha anıyoruz.

KARABURUN KENT KONSEYİ – KARABURUN YURTTAŞ DAVACILARI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir