Orkinoslar ve zaman tükeniyor – Banu Dökmecibaşı

Orkinoslar ve zaman tükeniyor - Banu Dökmecibaşı

Balıkçılığın Çöküşüne Trajik Bir Örnek;
Mavi Yüzgeçli Orkinos Avcılığı

İki metreye varan boyu,700 kiloya varabilen ağırlığı ve inanılmaz hızlara ulaşarak, dakikalar içinde bir mile dalabilme özelliği ile orkinos okyanusların krallarından biridir. O da bizim gibi sıcak kanlı bir canlıdır. Vücut ısısını kontrol edebilme özelliği sayesinde okyanuslar boyunca göçedebilen, her yıl binlerce kilometre yüzebilen orkinoslar bu sayede her koşulda mükemmel bir şekilde varlığını sürdürebilir. Ancak bu muhteşem balık, onunla hiç de adil olmayan bir savaş sürdüren balıkçılık endüstrisinin açgözlülüğüne karşı mücadele vermekte. Bir zamanlar hakim olduğu bu krallıkta artık varlığı tamamen tehdit altında.

Kuzey mavi yüzgeçli orkinosu, Akdeniz ekonomisi ve yaşam biçiminde neredeyse yüzyıldır çok önemli bir yer tutmaktadır. Eskiden geleneksel yöntemlerle avlanılan mavi yüzgeçli orkinoslar, günümüzde Japonya başta olmak üzere dünyadaki ‘suşi’ pazarına ithal edilmekte ve gittikçe artan bu lüks talep yüzünden stoklar artık tükenmenin eşiğinde. Bu endüstrideki büyük karlar, artık kritik seviyeye inen bu canlı türünün geleceği konusunda hiçbir kaygısı olmayan bir sektörü besliyor ve hem orkinosların hem de yüzlerce balıkçının geleceğini tehdit ediyor. Bunun getireceği her tür ekonomik ve sosyal etkinin yanında, denizbesin zincirindeki en üst yırtıcılardan biri olduğundan Akdeniz’in ekosteminde geri dönülmez yaralara yol açacak. Bir tek orkinosun 100,000 dolarlık rekor fiyatlara ulaşabildiği bir pazarda kısa vadeli karlar ekosistemin korunması gerekliliğinden önce geliyor ne yazık ki.

Orkinos Çiftlikleri ve Yarattıkları Riskler:

Son yıllarda bu tehditlere bir yenisi eklendi; Orkinos Semirtme Çiftlikleri. Akdeniz’deki orkinos çiftlikleri, akuakültürün yarattığı olumsuz etkilerle kötü balıkçılık yönetiminin etkilerini birleştiren örneklerdir. Orkinos çiftliklerinde yetiştiricilik değil, doğadan alınan balıkların semirtilmesi, yağlandırılması işlemi yapılır. Bu ise doğal popülasyonların hızla azalmasına yol açar.
Bu risk yetmiyormuş gibi, çiftliklere getirilen orkinos miktarı ile ilgili çok düşük bir kontrol vardır ve izin verilen kotanın çok üzerinde avlanılmasına davetiye çıkarır, bu da yetmiyormuş gibi yakalanan orkinoslar çoğunlukla yavrudur.
Orkinoslar yakalandıktan sonra kafeslere aktarılırlar ve 4-6 ay süreyle diğer küçük balıklar ile beslenerek yağlandırılır. İronik bir şekilde bir kilo orkinos için en az 20 kilo balık yem olarak kullanılır. Bu ise diğer balık türlerinin de aşırı avlanmasına neden olur.
Orkinos beslemek için gereken balık miktarı o kadar çoktur ki, yerel stoklar iç pazar için gerekli olduğundan genelde Akdeniz dışından balık ithal edilir ve bu da yerel türlere hastalık taşınması riskine neden olur.

Bunlara ek olarak söz konusu çiftlilerde pekçok balık çiftliğinde yaşanan kirlilik sorunu gözlemlenmektedir, artık yemler ve atıklar kafeslerin etrafında zamanla yerel kirlenmeye yol açar. Her ne kadar orkinos çiflikleri bunu reddetseler de yerel kirlenmenin gözle görünür hale geldiğinin örnekleri pekçok yerde yaşandı, örneğin Hırvatistan’da kapatılan bir orkinos çiftliklerinin bulunduğu alanda sualtındaki habitatın tamamen tahrip edildiği gözlemlendi.

Türkiye, geleneksel orkinos avcılığından vazgeçeli ve suşi pazarının esiri olalı çok zaman oldu. Özellikle orkinos çiftlikleri Türkiye’de kurulmaya başlandıktan sonra pekçok gırgır teknesi bu pazarda yer almak için yarışmaya başladı. Zaten azalmış olan bir stoktan yüzlerce tekne paylaşmaya çalışınca ve Türkiye’de çiftlik kapasitesi kısa sürede 9000 tonlara ulaşınca avcılık tamamen kontrolden çıktı. Orkinos çifltlikleri, kafesleri doldurabilmek için baskı yaparken, pekçok balıkçı Türkiye’nin düşük kotasına bakmadan ve Bakanlığın denetimsizliğinden de faydalanarak bu işe yatırım yaptı. Geçen yıllarda Türk filosu yaklaşık 100’den fazla tekne ile sadece 800-900 tonluk bir kota için ava çıktı, tabi ki bunun sonucu yasadışı ve aşırı avlanma! Bu yıl Türkiye’nin kotası 410 ton ve ilk kez olarak 22 tekneye izin verildi sadece. Bu bile kotanın üzerinde bir kapasite. Ama çiftlikler onca bilimsel uyarıya rağmen kafeslerini doldurmak adına bir türü tamamen yoketmeyi göze alıyorlar.

Türkiye’de şu anda Gazipaşa ve Gerence Körfezi’nde orkinos çiftlikleri bulunuyor. Özellikle yıllardır diğer balık çiftliklerinin yarattığı kirlilik ile boğuşan körfezde bir de bu çiftliklerin devasa balıklarla eklenmeleri sorunu daha da arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

Orkinos çiftlikleri de tıpkı diğer balık çiftlikleri gibi kullanılan yem artıkları ve atıklardan dolayı yerel kirlilik yaratır. Tek farkı yılın her ayı yerine av sezonundan sonra 4-6 boyunca dolu olmaları ve kalan zamanda çoğunlukla balık barındırmamalarıdır. Ancak buna karşılık hasat zamanı yani orkinosların çiftlikte öldürülüp ithalat öncesi temizlendiği ve gemileri yüklendiği aşamada, gözle görülür bir kirlenme gözlenmekte. Bu etkiler, kapalı bir koyda kendini çok daha fazla gösteriyor tabi ki. Akdeniz’de bu balıkçılığı körükleyen en önemli etkenlerden biri olan çiftliklerin kapasitesi dondurulmasına karşın hala sahip oldukları yüksek kapasite ile tehdit olmaya devam ediyorlar.

Banu Dökmecibaşı
Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu

“Karaburun Yarımadasının Batı kıyılarında oturan halk, Balık Çiftliklerinin bölgede yarattığı kirliliğin tanığı. Karareis, Küçükbahçe arasındaki Eğriliman çiftlikler nedeniyle bugün bir çamur ve çöp yığını. Denizi ve kıyılarımızı kirleten çiftlikleri bölge halkı istemiyor.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir