Mordoğan Beldesi Yellicebelen Dağı Mevkii’de Ali Tekin uhdesinde bulunan İR-200702180 No’lu II. Grup (Doğaltaş-Mermer) maden işletme ruhsatlı sahada Ali TEKİN tarafından işletilmesi planlanan “Mermer Ocağı Kapasite Artırımı ve Kırma-Eleme Tesisi” projesi ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince ÇED sürecinde sözde halkın katılımını sağlamak, halkı proje hakkında bilgilendirmek görüş ve önerilerini almak amacıyla 27 Haziran 2013 tarihinde, Saat: 13.30’da Mordoğan Belediye Salonunda yapılacak toplantı halkın yoğun protestosu nedeniyle gerçekleşmedi.
İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ali Tekin İşletmesi ve Duru Çevre Tek. Ve Lab Hizmetleri Müh.Müs.İnş.Taah.San ve Tic.Ltd.Şti temsilcilerinin hazır bulunduğu toplantıda “ Yöre Halkı Konu Hakkında Bilgilenmek İstemediklerini Belirterek Toplantıya Katılmamışlardır. Bilgilendirme Yapılamadığı İçin Toplantı Sonlandırılmıştır” denilerek hazırlanan tutanak imza altına alındı.
Protestoya; Mordoğan Belediye Başkanı, Karaburun Belediyesi Başkan Vekili, Belediye Meclis Üyeleri, Muhtarlar, Karaburun Kent Konseyi ve Mordoğan ve Karaburun’da bulunan STK’lar ve halk destek verdi.
Proje; İzmir İli, Karaburun İlçesi, Mordoğan Beldesi, Yellicebelen Dağı Mevkii’nde Ali Tekin tarafından gerçekleştirilmesi planlanan 200702180 Ruhsat Numaralı Mermer Ocağı Kapasite Artışı ve Kırma-Eleme Tesisi’ne ilişkindir..
Proje kapsamında 200702180 Ruhsat Numaralı Mermer Ocağı Kapasitesinin 4500 m3/yıl blok mermer üretiminden 50.000 m3/yıl blok mermer üretimine çıkarılması ve blok mermer üretimi sırasında oluşan pasa atıklarının da ekonomik olarak değerlendirilmesi ve çevre kirliliğine sebep olmaması açısından 500.000 ton/yıl kapasitedeki Kırma-Eleme Tesisi kurulması planlanmış ve proje kapsamında Mermer Ocağının ekonomik ömrünün 11 yıl, Kırma-Eleme Tesisinin ekonomik ömrü 58 yıl olarak hesaplanmıştır.
Karaburun Yarımadası bazı endemik türleri de içeren zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Yöreye özgü zeytin, nergis, sümbül, enginar, mandalina yetiştiriciliği, bölge halkının başlıca tarımsal gelir kaynaklarıdır. Organik tarım ise bölgenin ekonomik kalkınmasında hedeflenen ve gelişmekte olan unsurlardan biridir.
Taş ve maden ocakları çalışmalarından kaynaklanan yıkım, toz ve kirlilik tarım alanlarına, bitki örtüsüne, insan yaşamına zarar vermekte ve dağlık doğal habitatı bozmaktadır.
Yerleşim alanlarına çok yakın mesafede, Mordoğan Beldesine içme suyu sağlayan rezerv alanları üzerinde ve binlerce yetişmiş zeytin ağaçlarının bulunduğu alanda işletilmesine izin verilen işletmenin kapasite artırımı ve kırma-eleme tesisi projesi bölge için çok büyük tehdittir. Bu çerçevede uygulama, aşağıda belirtilen yasa hükümleri ile de açıkca tezat oluşturmaktadır.
– 3573 sayılı zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkındaki yasanın 20.maddesinin 4086 sayılı yasa ile değişik 1. fıkrası “zeytinlik sahalarında ve bu sahalara en az 3 km. mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinlerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak ; kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmündedir.
Ruhsatlı alanın hemen bitişiğinde olan binlerce zeytin ağacı, Mordoğan Beldesi ve burada yapılan tüm tarımsal faaliyetler, kısacası yaşamın kendisi tehdit altındadır.
– Ayrıca, Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin 3.maddesinin (j) bendinde gayrisıhhi müesseseler “faaliyetleri sırasında çevresinde bulunanlara biyolojik, kimyevi, fiziki, ruhi ve sosyal yönlerden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan, doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek müesseseler” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin (c) bendinde doğal kaynakların ”su, toprak, hava, doğal bitki örtüsü ve yaban hayatını; çevre sağlığının çevredeki fiziki, kimyevi, biyolojik, sosyal ve pisiko-sosyal faktörlerle tesbit edilen yaşam kalitesini” ifade ettiği belirtilmiştir.
Yasaların ve yasa uygulayıcılarının doğanın ve onun bir parçası olan insanın yaşam hakkını gerçek kamu yararı olarak değerlendirmesini her alanda görmek istiyoruz.
Yarımadamızdaki zengin bitki ve hayvan türlerinin yaşamını, geleneksel tarım ve balıkçılık faaliyetlerini, kısacası yaşamımızı tehdit eden talancı ve yağmacı girişimlere, bu uygulamalara izin veren karar odaklarına karşı doğamızı ve yaşam hakkımızı savunuyoruz.
Duyarlı Tüm Kişi, Kurum ve Kuruluşları, Basın Çalışanlarını Karaburun Yarımadası’ndaki Geri Dönülmez Bir Noktaya Gelmekte Olan Bu Doğa Yıkımına Karşı Mücadelemize Destek Vermeye ve Güçbirliğine Çağırıyoruz..
KARABURUN KENT KONSEYİ