İZMİR ili KARABURUN, ilçesi Mordoğan Mahallesi mevkiindeki İbrahim FIRTINA tarafından yapılması planlanan II (a) Grubu Kalker Ocağı projesinin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 17. maddesi doğrultusunda incelendiği, uygun bulunduğu ve projeye ilişkin ÇED Sürecinin başladığı İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 16.10.2017 tarihli paylaşımıyla duyurulmuştu.
Projeye ilişkin PDF Dosyası, Karaburun Kent Konseyi Proje İnceleme ve İzleme Çalışma Grubu tarafından çalışılmış ve genel görüş ve itirazlarımız aşağıda özetlenerek ilgili kurumlarla paylaşılmıştı.
1- İlk olarak yatırım için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 82038 no.lu ruhsatı ile yatırım izni verilen 97,66 hektarlık alanın çok küçük bir kısmı Mordoğan Çatalkaya Mah. Sınırları içindedir. Bu alanın, Kalker Ocağı olarak ÇED sürecinden muaf değerlendirilen 2,15 hektarlık kısmı tamamen Mordoğan Çatalkaya Mahallesi sınırları dışındadır. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının halen devam eden ÖÇKA ilanı çalışması ile ilgili alan ( Gerence Kıstağının kuzeyinde kalan alan) içerisinde kaldığı için ve söz konusu alanın yaşadığımız alan olması ve korunmasının gerekliliğine olan inancımızdan beslenen ÖÇKA çalışmasını destekleme tutumumuzun gereği olarak, yatırım projesini inceleme gereği duyduk.
2- Ruhsat verilen 97,66 hektar yani 976600 metrekare alanın sadece 2,15 hektarını yani 21500 metrekarelik kısmını ÇED yönetmeliği gereği, sınır büyüklük değerleri altında kaldığından, Çevresel Etki Değerlendirilmesi Gerekli Değildir kararı verilmiştir.
Firma, proje tanıtım raporunda, ocak olarak işletilecek 2,15 hektarlık alanda cevher bittikçe, ruhsatlı büyük alanın diğer bölümlerine geçileceğini belirtmektedir. Ruhsatı alınan tüm alanın yaklaşık %2,2 kadarını, yani çevresel etki değerlendirmesi gerekmeyecek kadarını kalker ocağı olarak çalıştırmaya açacak bir düzenlemenin, cevher bittikçe, yeni 10 yıllık izinlerle bütün ruhsatlı alana yayılabilecek olması, kümülatif olarak flora ve fauna üzerinde kökten yok edici bir etki yapacağı açıktır. Açık ocak işletmeciliği, arazi yüzeyindeki ortalama 10 cm.lik bitkisel toprak sıyırılarak ulaşılan cevherin çıkarılıp pazarlanması işlemidir. Son noktada 976600 metrekare bitkisel toprak, yüzlerce yıllık bir doğal gelişim sonucu üzerinde yetişen endemik bitkilerle birlikte sıyrılacak ve bir yere depolanacak, cevher tükendikten sonra çalışma alanının “ıslahı” amacıyla kullanılacak denmektedir. Bu ifadeyi gerçekçi bulmuyoruz. Ülkemizde açık maden işletmeleri arasında, iş bitiminden sonra, yapılan ıslah çalışması sonunda, önceden yok edilmiş olan ekosistemin tekrar aynen yaratıldığını gösterir bir tek örnek mevcut değildir. Bu mümkün de değildir. Yüzlerce yılda oluşan ekosistem, endemik türleri de içeren bitkileriyle, bitkisel toprağı yuva edinmiş sürüngeniyle, böceğiyle bir bütündür. Çalışma sonunda, bitkisel toprağı yayarak çalışma alanını terk eden ve doğaya bir şans veren firma da yok denecek kadar azdır. Diğer yandan, birçok yerde, uzaktan bir bakışta antik tiyatroları andıran, yaklaştıkça taş çölü görünümünde, terk edilmiş eski taş ocakları ile karşılaşıyoruz.
Proje alanı olan ruhsatlı 976600 metrekarelik bir alan, iş bitiminde bir taş çölü halinde kamuya iade edilecektir. Burada kamu yararından bahsedilemez çünkü doğacak sonuç tamamen kamunun zararıdır.
3- Proje dosyasında, cevherin değerlendirilmesi konusunda:
“Ocakta üretilmesi planlanan cevher stok alanında depolandıktan sonra piyasa ve Karayolları Genel Müdürlüğü ihtiyacı doğrultusunda yol ve liman inşaatlarında gövde ve dolgu işlerinde kullanılmak üzere tüvenan olarak proje alanından uzaklaştırılacaktır” denilmektedir.
Bu tür işletmelerde, proje müellifinin de çeşitli yerlerde belirttiği gibi cevherin çıkartıldığı yer ile kullanılacağı yer arasındaki mesafe yakın olmalıdır. Aksi takdirde işletme ekonomik olmaz. Yukarıdaki alıntılanmış paragrafta belirtilen yol ve liman inşaatında Karayolları Genel Müdürlüğü ihtiyacı gibi bir konu Yarımadada mevcut değildir. Şu anda imalatı devam eden İzmir-Karaburun karayolunun taş ihtiyacı, karayolu müteahhidi tarafından güzergâh üzerindeki hafriyatlardan ve kayalık bölgelerden temin edilmektedir. Liman inşaatı konusuna gelince, ilk olarak bildiğimiz kadarıyla bölgede bir liman inşaatı yoktur. İhtiyaç olması halinde, deniz ekosistemine minimum zarar verecek teknolojiler, deniz tabanına birkaç noktadan sabitlenmiş yüzer dalgakıranlar ve yüzer pontonlar kullanımı, dünyada tercih edilen ve bizim de önereceğimiz bir yoldur. Gerçek kamu yararı da ekosistemin en az zarar görmesi veya hiç zarar görmemesidir.
Bu durumda Kalker ocağında yapılması planlanan üretim, sadece yatırımcının akçalı çıkarına hizmet edecektir. Buna karşılık Yarımada ekosistemi çok ağır bir darbe alacak ve kamu, ölçümü çok zor kayıplara uğrayacaktır.
4- Ruhsata ve yatırım iznine konu olan 97,66 hektarlık arazinin çevresinde tarım arazileri, zeytinlikler ve orman arazisi mevcuttur. Ocakta yapılacak patlayıcı kullanımı, iş makinası kullanımı, nakliye için yükleme, depo alanı için yükleme-boşaltma ve nakliye işlemleri sırasında toz çıkması işin doğası gereğidir. Ancak toz partiküllerinin zeytinlikler üzerindeki olumsuz etkisini önlemek için “Zeytin Yasası” gerekli kıstasları oluşturur ve uyulmasını talep eder. Biz bu yatırıma izin verilirken, Zeytin Yasasına uygunluk aranmadığı düşüncesindeyiz.
5- Yılda 22 defa yapılması öngörülen patlamalar ile ilgili, nasıl özenli bir çalışma yapılacağı detaylarıyla anlatılmış ancak aşağıdaki alıntıdaki gibi ifadeler, konuyla ilgili olarak bir çok soru işareti oluşturmaktadır.
“Proje alanının yakın civarında yer alan yapıların patlatmadan dolayı oluşacak titreşimden olumsuz etkilenmesi söz konusu değildir. Söz konusu faaliyetten doğabilecek her türlü olumsuzluktan proje sahibi sorumludur. Patlatma esnasında kullanılan patlayıcı madde miktarı mümkün olduğu ölçüde azaltılacak olup oluşacak gürültü minimum seviyeye düşürülecektir. Çevresel titreşim hesabı yapılmış olup en yakın yerleşim yerine verebilecek bir titreşim oluşturmayacağı kanısına varılmıştır. Ocak sahasında oluşacak titreşimin sınır değerlerin üzerine çıkması ve binalara hasar verebilecek seviyeye ulaşması halinde patlatma işlemleri daha az seviyelere indirgenecektir.”
Görüldüğü gibi, proje sahibi olası olumsuzluktan doğabilecek sorumluluğu kabul ettiğini beyan etmekte, oluşacak titreşimin binalara hasar verebilecek seviyeye ulaşması halinde, patlatma işlemlerinin daha az bir seviyeye indirileceğini söylemektedir. Şu anda ocak olarak işletilmesi düşünülen 2,15 hektarlık kısma 1700 metre uzaklıkta olan fakat ruhsatlı 97,66 hektarlık alanın en yakın bölgelerine ancak birkaç yüz metre mesafedeki AR-KO kooperatif binaları, muhtemel hasar tehdidi altındadır. Bu tehdit yılda 22 patlatma olmak üzere, yıllarca sürecektir.
Karaburun’un sahip olduğu doğal ve sosyo-kültürel değerlerin korunmasının, orta vadede hem yöre halkına, hem ülke ekonomisine, bu değerleri geri dönüşsüz şekilde yok edecek olan açık maden projeleri ve benzeri yatırımlardan daha büyük ve kalıcı katkı sağlayacağı görüşündeyiz. Gerçek kamu yararının bu olduğuna inanıyoruz.
Karaburun Yarımadasının tüm bileşenleri, sahip oldukları doğal değerler ve kırsal yaşamın bütünsel olarak korunması ve doğayla uyumlu bir gelişim sağlanması konusunda ortak görüş içindedir.
Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde İBRAHİM FIRTINA tarafından işletilmesi planlanan “II A GURUBU KALKER OCAĞI” projesinin yatırım izninin iptal edilmesi ve
– Yarımada’nın nadir ekosisteminin, ülkemizin ulusal ve uluslararası sözleşmelerle de koruma taahhüdü altına girmiş olduğu flora ve faunasının, topraklarının,
– Bölge halkının sağlıklı ve kaliteli bir çevrede ekonomik ve sosyal yaşamının sürdürülebilirliğinin
korunabilmesi gereğinden hareketle, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda yürütülen Özel Çevre Koruma Alanı (ÖÇKA) ilanı sürecinde Yarımada’da doğayı tahrip edecek (RES, Balık Çiftliği, mermer/taş/mıcır ocakları vb.) bu tür tahripkar yeni projelere ve kapasite artış taleplerine ÇED izni ve/veya ÇED gerekli değildir kararı verilmemesi, mevcut yatırımların acilen denetlenmesi yönünde gereğini bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz.
KARABURUN KENT KONSEYİ
Gereği İçin;
Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü
Bilgi İçin;
İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
İzmir Büyük Şehir Belediyesi (İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı)
Karaburun Kaymakamlığı
Karaburun Belediyesi