İzmir Valiliği’nin bu Proje için verdiği “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının İPTALİ ve YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI talebi ile 06.11.2017 tarihinde İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesine 20 Mordoğanlı Yurttaş Davacısı tarafından dava açılmıştı.
Dava dilekçesinde; Kapasite kullanımı ve ruhsat sahası olarak aslında ÇED sürecine dahil olması gerekirken, kanunu dolanmak suretiyle saha limitlerinin düşük gösterildiği, Tanıtım Dosyasındaki veriler ile bölgenin gerçek durumu arasında ciddi uyumsuzluğun olduğu, işletilmesi düşünülen ruhsat sahasının etki alanında zeytinlik sahaların bulunduğu ve bu haliyle 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”un 20/1 maddesine açıkça aykırı olduğu görülen bu Projeye karşı açılan davanın duruşmalı olarak görülmesi istenmişti.
Söz konusu proje ile ilgili, 27.Haziran.2013 tarihinde Mordoğan Belediye Salonunda Yapılması planlanan “Halkı Bilgilendirme Toplantısı”, Mordoğan Belediye Başkanı, Karaburun Belediyesi Başkan Vekili, Belediye Meclis Üyeleri, Muhtarlar, Karaburun Kent Konseyi, Mordoğan ve Karaburun’da bulunan STK’lar ve halkın yoğun protestosu sonucu yapılamamıştı. “Bilgilendirme Yapılamadığı İçin Toplantı Sonlandırılmıştır” denilerek hazırlanan tutanak ilgili tüm aktörlerin de imzası ile kayıt altına alınmıştı.
Karaburun Kent Konseyi olarak bölgenin nadir ekosisteminin ve biyoçeşitliliğinin korunmasına, yerel ekonomik ve sosyal yaşamın sürdürülebilirliğine çok ciddi bir tehdit olarak görülen söz konusu projeye ilişkin karşı çıkış nedenleri ilgili kurumlara iletilmişti.
İzmir 6. İdare Mahkemesinde açılan ve 2017/1672 Esas’ta görülen dava kararında;
„ Bu durumda; maden işletme ruhsatı, proje tanıtım dosyası ve yukarıda anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, işletme ruhsatı alanının 79,22 hektar olduğu ve madencilik faaliyetinin anılan alanın tamamında gerçekleştirilebileceği, bu bakımdan Mermer OcağıKapasite Artışı ve Mobil Karma Eleme faaliyetinin alanın tamamı üzerinde çevresel etkisinin bulunduğu sonucuna varılmakta olup, proje tanıtım dosyasında madencilik faaliyetinin 24,64 hektarlık alanda yapılacağı belirtilmiş olsa da, etaplar halinde ruhsat sahasının tamamında söz konusufaaliyetinin yapılabileceği, 25 hektardan daha küçük alan gösterilerek ÇED sürecinden kaçınılarak seçme-eleme kriteri içerisinde değerlendirilmeye tabi tutulmak istenildiği, işletme ruhsatı dikkate alındığında ise bunun mümkün olmadığı, netice itibariyle, uyuşmazlığa konufaaliyetinin, 79,22 hektarlıkişletme ruhsatı alanı içerinde yer aldığı ve toplam alanının 25 hektardan fazla olması nedeniyle ÇED Yönetmeliği’nin Ek-1’de yer alan projelerden olduğunun kabulü gerekmektedir.
Buna göre, işletme ruhsatına ait 79,22 hektarlık alanın tümü dikkate alındığında ÇED Yönetmeliği’nin Ek-1’de yer alan projelerden olduğu anlaşılan uyuşmazlık konusu Mermer OcağıKapasite Artışı ve Mobil Karma Eleme faaliyetine ilişkin olarak ÇED Raporu hazırlatılmak suretiyle ”ÇED Olumlu” ya da ”ÇED Olumsuz” kararı alınması ve sürecin bu şekilde tamamlanması gerekirken, toplamda 79,22 hektardan oluşan işletme sahasının 25 hektardan küçük bölümler halinde işletmeye açılarak, yapılan madencilik faaliyetinin ÇED sürecinden bağımsız tutulması ve seçme-eleme kriteri içinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı görüldüğünden ve yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri gereği yapılması planlanan Mermer OcağıKapasite Artışı ve Mobil Karma Eleme faaliyetinin çevreye olabilecek etkilerinin tam olarak hesaplanmasının ancak kapsamlı bir Çevresel Etki Değerlendirme Raporu ile ölçülüp değerlendirilebileceği anlaşıldığından, dava konusu proje için verilen ÇED Gerekli Değildir Kararında hukuka ve anılan mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanmaya devam edilmesi Hukuk Devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak ve davacı yönünden telafisi güç zararlara neden olacaktır. Zira işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından meydana gelmesi muhakkak zararların, işlemin uygulanmaya devam edilmesi ile artacağı da tabiidir.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca bu karara karşı itiraz yolunun kapalı olması nedeniyle kesin olmak üzere, 14/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi „ denildi.
KARABURUN KENT KONSEYİ/ MORDOĞAN YURTTAŞ DAVACILARI