Karaburun Yarımadası’nın %61’ini (252 km²) tek başına kaplayan LODOS Elektrik Üretim A.Ş’ye ait “Karaburun RES Projesi”ne karşı yürütmüş olduğumuz hukuk mücadelesi 4.yılına girdi.
Bu zaman zarfında, proje için verilen ÇED Olumlu kararı iki kez ve üretim lisansı bir kez iptal edildi. Bu iptal kararları, doğayı ve yaşam alanlarını korumak için hep birlikte verilen inançlı ve kararlı mücadelenin sonucudur.
Ne yazık ki, bu iptal kararlarına karşın, gerek T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, Mahkeme kararlarındaki iptal gerekçeleri dikkate alınmaksızın, üretim Lisansları ve ÇED izinleri hızlı bir şekilde yenilendi.
Ancak bizler, böylesi doğaya ve insana hoyrat bir uygulamayla, “yenilebilir-temiz enerji” adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz.
Karaburunlu yurttaşlar olarak, Karaburun Yarımadası’nın doğal, kültürel ve ekonomik yaşamı üzerinde geri dönüşü mümkün olmayan ağır tahribata yol açan bu hukuksuz uygulamaların durdurulması için, bir kez daha yargıya başvurduk.
T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, 27.02.2018 tarihinde ilan edilen ve Yaylaköy’de dikili olan 50 türbinin yanında 37 adet türbinin de eklenmesine yol açan ÇED OLUMLU kararının iptali için, İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne Karaburun Yurttaş Davacıları tarafından dördüncü kez dava açıldı. Mahkemenin bilirkişi inceleme raporu bir kez daha Karaburunluların lehinedir.
Bu süreç yürürken bu kez Karaburun İlçesi sınırları içerisinde Lodos Karaburun Rüzgâr Enerji Santraline (2. etap) ilişkin toplam 48 MW kurulu güce sahip ilave 12 adet türbinden oluşan Rüzgâr Enerji Santrali yapılması amacıyla hazırlanan 1/5000 ölçekli ilave Nazım ve 1/1000 ölçekli ilave Uygulama İmar Planı teklifinin T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 04.03.2019 tarihli ve E.50526 sayılı yazı ekinde Re’sen onaylandığı duyuruldu ve söz konusu onaylı 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli ilave Nazım ve ilave Uygulama İmar Planı paftaları ile Plan Açıklama Raporları, 07.03.2019-06.04.2019 tarihleri arasında İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkarıldı.
Bu esnada, 15 Mart 2019 gün ve 30715 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren, 14.03.2019 tarih ve 823 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararına istinaden, Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) ilan edildi.
T.C Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarılan, Lodos Elektrik Üretim A.Ş’nin mevcut 50 adet rüzgar türbinine ek olarak 37 türbin daha kurulmasına ilişkin projenin, onaylanmış olan 25 türbin dışında kalan 12 türbin için yaptırılan ilave nazım planına itirazlarımızdır;
1- 14.03.2019 tarihli ve 823 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile, Karaburun Yarımadası, güneyde Urla ilçe sınırına kadar olan karasal alanının tümü ve kabaca, Foça ÖÇKB’den Ildır açıklarına kadar olan deniz alanı, 2872 sayılı Çevre kanununun 9.uncu maddesi gereğince “Karaburun-Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak tespit ve ilan edildi.
Cumhurbaşkanı kararı madde 2’de;
“Karaburun-Ildır Körfez Özel Koruma Bölgesinde 19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname hükümleri uygulanır. MEVCUT HER ÖLÇEKTEKİ PLAN, PLAN KARARLARI VE PROJELER KONUSUNDA MEZKUR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME HÜKÜMLERİNE GÖRE YAPILACAK DEĞERLENDİRME SONUÇLANINCAYA KADAR HERHANGİ BİR UYGULAMA YAPILAMAZ” denmektedir.
Şu anda süreç T.C Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü denetimindedir ve Karaburun-Ildır Körfezi ÖÇKB Yönetim Planı ihalesine evrilme noktasındadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme gereği, itirazımızın konusu olan, İzmir ili, Karaburun İlçesi Lodos Elektrik Üretim A.Ş’nin Karaburun RES projesi amaçlı yapılmış olan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planlarının yasal geçerliliği kalmamıştır.
2- İzmir Büyükşehir Belediyesince hazırlanan ve belediye meclisinin 10.04.2017 tarih ve 05.353 sayılı kararıyla uygun görülerek 28.08.2017 tarihinde askıya alınan İzmir Batı Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı notlarında, Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri ile ilgili plan hükümlerinde:
“7.28.4. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA DAYALI ENERJİ ÜRETİM ALANLARININ YER SEÇİMİNDE; ALANIN DOĞAL VE KÜLTÜREL YAPISI İLE BÖLGESEL ÖZELLİKLERİNİN KORUNMASI VE POTANSİYELLERİNİN (TARIM, TURİZM GİBİ) GÖZETİLMESİ ESAS OLUP, BU KAPSAMDA İLGİLİ İLÇE BELEDİYESİ İLE İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN UYGUN GÖRÜŞLERİNİN ALINMASI GEREKMEKTEDİR.” ibaresi yer almaktadır.
Firma tarafından hazırlatılan dosya’da, adı geçen belediyelerden alınmış, yukarıda bahsedilen “uygunluk” görüşlerini içeren herhangi bir belge bulunmamaktadır. Yerelin yaşam alanlarını ağır tehdit altında bırakan bu yatırımların, yerel yönetime karşı olan yükümlülükler konusunu da umarsızlıkla savuşturduğunu ve firmanın uymak zorunda olduğu imar planı notlarını çiğneyerek, yerel halkı, yerelin yaşamını ve yerel yönetimleri umursamadığını ve yok saydığını görüyoruz.
Eğer böyle bir belge varsa bunu öğrenmek, bu karar sonucu yaşamı doğrudan etkilenen ve yerel yönetimleri seçerek oluşturan biz yerel halkın vazgeçilemez hakkıdır.
3- İzmir-Manisa Çevre Düzeni Planı verilerine göre, Karaburun Yarımadası’nın yaklaşık %56’sı orman, %31’i tarım alanı, %7’si çayır ve mera kullanımındadır.
Yarımadanın kuzeyindeki mera alanları, 2006 yılı ve sonrasında zeytinlik oluşturmak üzere kiralandığı ve bu alanlar dikili tarım alanı vasfına getirildiği için kullanılan mera alanı %3,5 gibi bir orana düşmektedir. Kalan mera alanlarının ise neredeyse yarısının tescil işlemi bitmiştir. Karaburun Kadastro biriminden Aralık 2018’de elde edilen veriye göre tescil işlemi bitmiş mera alanı yaklaşık olarak 6600 m2’dir. Tescilli meralar Yarımada’nın yaklaşık %1,5’unu oluşturmaktadır. Bu tescilli meraların üzerinde de rüzgar türbinleri bulunmaktadır.
İtirazımıza konu olan ve yeni mera alanı tahsislerinin yer aldığı alanda, İzmir İli Mera Komisyonu’nun 25.05.2018 tarih ve 836 no.lu kararıyla, bazı mera alanlarının hazine adına tescil ve bürokratik işlemleri tamamlanmasını takiben, talepte bulunan firmaya tahsisinin yapılmasına karar verilmiştir.
Firma kullanımına açılan alanın dökümü şöyledir;
-Yayla Mah. Sınırları içinde bulunan 51.446,95 m2 harman yeri vasıflı arazinin 716,52m2 lik yeri türbin yeri olarak,
-Küçükbahçe Mah. Sınırları içinde bulunan 56.300 m2 mera vasıflı taşınmazın 7.381,93 m2 lik kısmı, yol yapımı için,
-Yine Küçükbahçe Mah. Sınırları içinde bulunan 1.968.310 m2 mera vasıflı taşınmazın 89.377,33 m2’lik kısmı türbin yeri ve 33.818,62 m2’lik kısmı ulaşım yolu olarak, Lodos Karaburun Elektrik Üretim AŞ’ne tahsis edilmiştir.
a- Söz konusu kararda sadece şehir merkezinden gelen bürokratların imzası bulunmakla birlikte, Yerel temsilcisi olarak düşünülebilecek Yayla Mah. Muhtarı Mehmet Balaban ve Küçükbahçe Mah. Muhtarı Ahmet Akgüloğlu isimleri (KATILMADI) ibaresiyle yer almaktadır.
b- Tutanakta, RES yatırımlarından hayvancılığı en olumsuz etkilenen Yayla Mahallesinde yaşayan 43 çiftçi ailesinden ancak 17 aileye ulaşılıyor ve hepsinin olumlu görüş verdiği, Küçükbahçe Mahallesinde yaşayan 21 çiftçi ailesinden 11 adedinin olumlu, 9 adetinin olumsuz görüş bildirdiği yazıyor. Bu durumda, acaba Yayla Mahallesinde ulaşılamayan aileler, keçilerini besleyebilmek için mera arayışına mı çıkmıştı? diye düşünüyoruz.
Meralar ile ilgili anlaşılamayan şey; meraların içine türbinler ve servis yolları ( ki bunlar ham-toprak yollardır) girdikten sora, özellikle yaz aylarında, Türbinlerin bakımı için 60-70 km/saat hızla servis yollarında sürekli çalışan lodos teknisyen araçlarının kaldırdığı tozun, merayı hayvanların beslenebileceği bir mera olmaktan çıkarmasıdır. Dolayısıyla, “temiz enerji kaynağı” adı altında kabul gören RES’lerle Karaburun Yarımadası, Yarımada’nın yaşa ve yaşat anlayışıyla taşıyabileceği kapasitenin çok üzerinde bir yatırımcı istilasına maruz kalıp, yerel halk için ekonomik yıkım ve yaşamlarını tehdit eden bir tehlike haline gelmiştir.
Unutmamak gerekir ki Karaburun Yarımadasında Lodos Elektrik Üretim A.Ş firmasının yanında, Ayen, Çalık, Öres, Egenda, Enda adlarıyla 5 firma daha vardır ve bu firmaların hepsi tek başına zarar yaratmadıklarını savlarken, hepsinin toplam olarak yarattığı etkiye, artık yıkım düzeyinde diye niteleyebileceğimiz bir şiddetle, Yarımadanın insanıyla, florasıyla faunasıyla tümü maruz kalmaktadır.
4- Bilirkişi Raporunun orman alanları ile ilgili bölümünde;
“…Lakin; Çzbc2, Çzbc3, Çzcd3 meşceresi üzerinde de faaliyet yapılacak olması, 2 ve 3 nolu verimli ormanların izne konu edilmesi, geri dönülemez bir ekosistem zararına yol açması muhtemeldir sf. 83”
“…150-200 ağaç kesileceği, bu alanın nasıl rehabilite edileceğinin ayrıntılandırılmadığı, sf.84”
“… proje kapsamında açılması planlanan orman yollarının ne şekilde açılacağı, orman zerine etkisi olup olmayacağı konusuna değinilmemiştir sf.84”
“.. ÇED Raporu pek çok eksik barındırmakta ve alanı orman ve ormancılık faaliyetleri yönünden temsil etmemektedir sf.85” denmektedir.
5- T.C Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü tarafından internet ortamında askıya çıkarılan imar planı paftalarında sadece 4 adet türbin içerilmektedir, oysa imar planı açıklama raporunda 12 adet yeni türbin için bu planın hazırlandığı belirtilmektedir. Özetle, askıya çıkarılan imar planı paftaları eksiktir.
6- KARABURUN RES KAPASİTE ARTIŞI PROJESİ İLE YEREL HALKIN EKONOMİK VE SOSYAL VARLIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ TEHDİT ALTINA ALINMAKTADIR.
Karaburun RES’in kurulu 50 türbini ve planlanan 37 türbini, tarım ve mera alanları ile orman arazileri üzerindedir.
Karaburun İlçesi halkının temel geçim kaynakları tarım, keçi yetiştiriciliği ve gelişmekte olan alternatif turizmdir.
İlçe ekonomisinde, Zeytincilik Yarımada geneline yayılmış özel ve kamu mülkiyetleri dahilindeki yaklaşık 400.000 zeytin ağacıyla öne çıkmaktadır. Karaburun Yarımadası’na özgü Hurma zeytini ve zeytinyağı, İlçenin önemli tarımsal gelir kaynaklarının başında gelmektedir. Son yıllarda çok geniş hazine arazileri zeytin yetiştiriciliği için kiraya verilmiş iken şimdi bu alanların RES’lere tahsisi söz konusudur. Lodos firmasının kurulu 50 türbini Yaylaköy Bölgesinde zeytin yetiştiriciliğine büyük zarar vermiş ve bu durum ilgili devlet kurumlarınca tespit edilerek tutanak altına alınmışken, kapasite artışına verilecek izin bu zararların katlanarak artmasına neden olacaktır.
Bu itibarla, bahse konu güzergah üzerindeki zeytin kullanımlı hale getirilen alanlar için, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanunun 20. maddesinde belirtilen ; “zeytinlik alanlarda zeytinyağı tesisi dışında bir başka tesis kurulamayacağı, zeytinlik sahalarının daraltılamayacağı,” hükmü dikkate alındığında, proje sahasındaki zeytinlik arazilerin RES türbinleri tarafından işgal edilmesinde de kamu yararı bulunmamaktadır.
Erkenci ve yüksek kaliteli mandalina üretiminin Karaburun’un tarımsal üretiminde önemli bir yeri vardır. Mandalin yetiştiriciliği, tümüyle proje alanı içinde kalan Bozköy, Uzundere, Tepeboz’da, ve kısmen proje alanında kalan Yeniliman, Parlak, Küçükbahçe yörelerinde yapılmaktadır. Yöreye özgü renk ve kokusuyla nergis ve sümbül yetiştiriciliği ise ağırlıklı olarak proje alanında kalan Bozköy, Tepeboz-Yeniliman bölgesinde yapılmaktadır.
Karaburun ilçesi 25.000 baş kıl keçisi ile varlığıyla büyük yarımada (Urla, Karaburun, Çeşme, Seferihisar ve Güzelbahçe ) kıl keçisi varlığının %47’ sine sahiptir. Türkiye’nin en yüksek süt verimine sahip kıl keçisi olan Karaburun Kıl Keçisi, genetik özelliklerinin korunması ve yok olmaması için 2013 yılında T.C Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından “Halk elinde ıslah” programına alınmıştır.
Ancak, otlak ve yaylak alanları RES’lerle kuşatılan, sıyrılan ve kalanların da tozla kaplandığı bitki örtüsü nedeniyle alanları iyice daralmakta olan, hastalıklar nedeniyle verimsizleşen Karaburun Kıl Keçisi Yarımada bütününe yayılması öngörülen RES’lerle yok olma riski altındadır. Proje sahası kıl keçisi varlığıyla Yarımada keçi varlığının %50’sine sahip olan Yaylaköy-Tepeboz-Bozköy-Küçükbahçe bölgesi çayır mera alanı olarak tanımlanmış olup, tümüyle proje alanı içindedir. Projenin etki alanında olan diğer köylerde keçi yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Karaburun RES Kapasite artışı projesi ile 104 km²’lik alanın proje sahası olarak Lodos firmasına tahsisi halinde, 37 türbin, türbinler arası bağlantı ve servis yolları, ÇED Raporunda sözü dahi edilmeyen, türbinleri Yaylaköy’deki şalt merkezine bağlayacak yer altı iletim hatlarıyla, dağlık coğrafi yapı nedeniyle zaten çok kısıtlı tarım alanları (% 8.1) ile meralar (%1) paramparça bölünecek, yok olacaktır.
Karaburun RES Projesi kapasite artış projesi, Sarpıncık RES Projesi ve Salman RES Projesi ile birleşmiş durumdadır. Bu durum, bölgedeki 7 yerleşimin (Küçükbahçe, Parlak, Salman, Sarpıncık, Hasseki, Tepeboz, Bozköy ve Yaylaköy köyleri) ve yaşam alanlarının, tarım ve otlak alanlarının yoğun RES alanlarının ortasında kalmasına neden olacaktır.
Dolayısıyla, üst ölçekli planda “Tarım ve Mera Alanı” olarak tanımlanan bu alanın doğal bütünlüğünü ortadan kaldıracak ve bölgenin sahip olduğu doğal, ekonomik ve kültürel niteliklerinde bozulmaya neden olacak biçimde RES üretim alanı olarak planlanması, 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Çevre Düzeni Planı’nın ortaya koyduğu temel planlama ilkelerine, plan hükümlerine ve kamu yararına açıkça aykırıdır.
Eşsiz coğrafyası, korunmuş doğası, temiz denizi, özgün ürünleri, geleneklerini sürdüren köyleriyle Karaburun, kırsal turizm, ekoturizm, agroturizm, dağcılık/mağaracılık/yürüyüş olanaklarıyla spor turizmi gibi ülkemizde ve dünyada talebin giderek arttığı alternatif turizm modelleri için ideal özelliklere ve büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, RES türbinleriyle tahrip edilmiş doğa, endüstriyel türbinlerin görüntü ve gürültü kirliliğiyle önemli bir ekonomik değer olan turizm potansiyeli baltalanmaktadır.
7- KARABURUN YARIMADASI ÇOK ZENGİN VE NADİR BİR YABAN HAYATINA VE BİTKİ ÖRTÜSÜNE SAHİPTİR.
Nesli tükenmekte olan ve uluslararası düzeyde koruma altına alınan Akdeniz Foklarının (Monachus monachus) üreme ve yaşam alanı olan Karaburun Yarımadası, nesli tehlike altındaki Su Samuru (Lutra lutra) ve Karakulak (Caracal caracal) gibi türleri de barındırmaktadır.
Konu Rüzgar Enerjisi Santralleri olduğunda, inşaat çalışmalarının, türbin kanatları ve emniyet ışıklarının etkisi ile bundan doğrudan etkilenecek kuş popülasyonunun durumu özel önem taşımaktadır.
Karaburun Yarımadası, biyolojik çeşitliliğin ve koruma önceliklerinin belirlenmesinde en önemli göstergelerden biri olarak değerlendirilen 200’ün üzerinde türü kapsayan çok önemli bir kuş popülasyonuna sahiptir. Yarımada’nın kuşlar açısından önemli olması, alanın ekolojik olarak da sağlıklı bir yaşam ortamına sahip olduğunun en önemli göstergesidir. Dolayısıyla bu yaşam ortamlarının korunması son derece önemlidir
Yarımada’nın ev sahipliği yaptığı Akdeniz’e endemik Ada Martısı (Larus audouinii) nesli tükenmekte olanlar sınıflandırmasında ve küresel ölçekte koruma altındadır. Tepeli Karabatak (Phalacrocorax aritotellis) gibi nadir deniz kuşları da bulunmaktadır.
Yarımada aynı zamanda yırtıcı kuşlar açısından da önemli bir alandır. Bu türler içinde Yılan Kartalı (Circaetus gallicus), Küçük Kerkenez (Falco naumanii), Ada Doğanı (Falco eleonorae ), Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos), Kızıl Şahin (Buteo rufinus), uluslararası ölçekte nadir/azalan kategorisindeki türler arasında sayılmaktadır.
Karakulaklı Kuyrukkakan (Oenanthe hispanica), Zeytin Mukallidi (Hippolais olivetorum), Küçüksıvacı (Sitta krueperi), Maskeli Örümcekkuşu (Lanius nubicus), Bıyıklı Ötleğen (Sylvia cantillans), Maskeli Ötleğen(Sylvia melavocephala), Kara Boğazlı Ötleğen (Sylvia rueppelli), Boz Kirazkuşu (Emberiza cineracea), Kızıl Kirazkuşu (Emberiza caesia) Yarımada’da varlığı bilinen biyoma bağlı türlere örnektir. Biyoma bağlı türlerin yaşam alanına yapılan bir müdahale, bu türlerin büyük kısmının toplu olarak yok olmasına neden olabilmektedir.(Kılıç ve Eken, 2004).
Türkiye’de yaşayan yarasa türleri ve bu türlerin bulundukları habitatlar Türkiye’nin de imzacısı olduğu Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınmıştır. Karaburun Yarımadası ve özellikle RES’lerin kurulmasının öngörüldüğü bölge coğrafi yapısı nedeniyle yarasa türleri ve sayısı açısından da zengindir. Böcek yemeleri, bitkilerde tozlaşmaya yardımcı olmaları ve tohum yaymaları sebebiyle, yöre halkının geçim kaynakları arasında olan zeytincilik ve arıcılığın doğal destekleyicileri olmanın yanısıra ekolojik dengenin korunmasında da önemli varlıklar arasındadır.
Gelinen süreçte Yarımadada zeytin sineği zararlısının artması ve arıcılık üretiminin geçmiş yıllara göre gerilemesi yarasa ve arı popülasyonunun azalması ile ilişkilendirilmeli ayrıca, Yarımada’nın kuş göç yolları üzerinde olduğu dikkate alındığında, bölgede artan RES yoğunluğunun göçmen kuşlar üzerindeki olumsuz etkisi beklenmelidir.
LODOS A.Ş. tarafından Yaylaköy’de inşası yasal olmayan şekilde sürmekte olan Karaburun RES projesinin, uluslararası finansman gereksinimleri uyarınca “ERM Environmental Resources Management” firmasına hazırlatmış olduğu Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) Raporunda dahi, gerçekleştirdikleri çok kısa süreli gözlem süresi sonucunda;
- Yarasalarda lokal popülasyonu etkileyecek sayıda ölüm beklenebileceği,
- Uluslararası ölçekte nadir kategorisinde yeralan Ada Doğanı’nın (Falco eleonorae ), Yılan Kartalı (Circaetus gallicus), Küçük Kerkenez’in (Falco naumanii) türbin kanatlarına çarpma riski en yüksek türler olduğunun belirlendiği, Çarpma yüksekliğinde uçuşlarının tesbit edildiği,
- Yılan Kartalı popülasyonunun kaybolma ve Ada Doğanı ve Küçük Kerkenez popülasyonun azalma ihtimali olduğu,
- Türbinlerin emniyet ışıklarının da kuşların dikkatini çekecek riskler arasında yer aldığı,
- Daha geniş bir bölgede alternatif yaşam alanları bulma şanslarının çok az olduğu,
- Karaburun’da başka rüzgar çiftliklerinin kurulmasının riskler arasında olduğu,
belirtilmiştir.
Karaburun Yarımadası floristik açıdan oldukça zengin ve barındırdığı endemik/nadir türler göz önüne alındığında çok değerlidir. Karaburun Yarımadası’nda, 70 familyadan 255 cinse ait 384 bitki türü bulunmaktadır. Söz konusu florada 15 adet endemik tür, 4 adet nadir tür ve CITES kapsamında 5 adet tür tespit edilmiştir. Yarımada florasında 76 tür tıbbi, 38 tür arıcılık, 30 tür gıda, 39 tür ticari, 34 tür peyzaj ve 19 tür yem değerine sahip ve ekonomik değeri olan tür belirlenmiştir.
Karaburun Yarımadası’nın 2/3’den daha geniş bir alana yayılması planlanan bu çok yoğun RES projelerinin, türbin alanları, kilometlerce uzunluktaki ana yolları ve türbinler arası yollarıyla, şebeke tesisleriyle, türbin kanatları ve emniyet ışıklarıyla, yarattıkları manyetik alanla, bu nadir flora ve faunayı, doğal habitatı yok edeceği, Yarımada’yı tümüyle şantiye alanı ve RES tarlasına dönüştüreceği açıktır.
Tüm bu varlıklar, Yarımada’nın zenginliği olmalarının yanısıra, önce yörenin ve ülkemizin sonra dünyanın koruma ve yaşatma sorumluluğu altındadır.
Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan kararı ile birlikte Lodos Elektrik Üretim A.Ş’nin, Karaburun RES projesi ile ilgili hiçbir uygulama işlemine kalkışmaması gerekirken, proje sahasında henüz kurulmamış türbinler için beton atma ve yol açma işlemlerine başlamıştır. Bu durum Karaburun Yarımadasını Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan etmekteki amaçla çelişmekte, bölgede ekolojik yapının bozulmasına ve geri dönülemez bir zararın doğmasına yol açmakta olup, aynı zamanda suç teşkil etmektedir.
ÖÇKB gereği itirazımıza konu olan İzmir ili, Karaburun İlçesi Lodos Karaburun Elektrik Rüzgar Enerji Santrali Amaçlı yapılmış olan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planlarının yasal geçerliliği kalmamıştır. ÖÇKB sürecini denetleme yetkisini üzerine alan T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı, ÖÇKB ilanının gerekliliklerini yerine getirmeye bir kez daha davet ediyor ve Lodos Elektrik Üretim A.Ş’nin Cumhurbaşkanlığı kararına aykırı ve suç teşkil eden eylemlerini acilen durdurmasını talep ediyoruz.
Gereği İçin;
T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü
Araştırma ve Tescil Daire Başkanlığı
İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
Bilgi İçin;
Karaburun Belediyesi
Karaburun Kaymakamlığı
İBŞB İmar Şehircilik Daire Başkanlığı