Egemarin firması’nın Küçükbahçe Köyü sınırları içinde kalan ve doğal bir liman konumundaki Eğri Liman mevkiinde 2.500 ton/yıl kapasiteli ve 117.600 m² deniz alanını kapsayacak tesisi için ÇED başvurusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygun bulunmuştur. Bu çerçevedeki “Halkı Bilgilendirme” Toplantısı 20.11.2012 Salı günü Saat 13:00’te Küçükbahçe Köyü Köy Kahvesinde Halkın yoğun protestosu nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
Halk “Bilgilendirme Toplantısı”na katılmayı reddetmiş ve bilgilenmek istememiştir.
İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerince toplantının yapılamadığına ilişkin tutanak, Küçükbahçe Köy Muhtarlığı binasında imza altına alınmıştır. T.C İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, Karaburun ve Mordoğan Belediye Başkanları, Küçükbahçe Köy Muhtarı ve Karaburun Kent Konseyi Başkanı’nın imzaladığı tutanak daha sonra Karaburun Kent Konseyi Doğa Koruma Çalışma Grubu Sözcüsü Hüsnü Dilli tarafından okunarak halk bilgilendirilmiştir.
İzmir Barosu Av. Hakan Dimdik’in gözlemci olarak katıldığı Küçükbahçe Köyünde, Karaburun Kent Konseyi Doğa Koruma Çalışma Grubu üyeleri ve Küçükbahçe Köy Muhtarının da hazır bulunduğu bir heyet, Egemarin Firmasının faaliyet sahasında tesbit çalışması yapmıştır.
Protesto eylemine Karaburun ve Mordoğan Belediye Başkanları, Küçükbahçe Köy Muhtarlığı ve Halkı, Karaburun Kent Konseyi, Karaburun Çevre Kültür Turizm Birliği üyesi Köy Muhtarları, Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği, Yarımada Ortak Yaşam Platformu, Yarımada Çevre Platformu üyeleri destek vermiştir.
Basının da izlediği eylemde “Potansiyel Alan Belirlerken Yereli Unutma”, “Küçükbahçe Köyü’nde Balık Çiftliği İstemiyoruz”, “Denizimize, Kıyılarımıza, Eko Sistemimize Dokunma”, “Dur, Balık Çiftliğine Kapalı Alan”, “Halka, Akdeniz Fokuna ve Poyraza Karşı Çiftlik Kurulmaz” vb. pankartları taşınmıştır.
Eylem sonrasında Karaburun Kent Konseyi Doğa Koruma Çalışma Grubu Sekreteri Emin Yazar, yaptığı açıklamada;
Yarımada’nın tarıma en elverişli coğrafyasına sahip olan Küçükbahçe bölgesi erkenci mandalinası ve enginarıyla olduğu kadar ekosistemle barışık turizm faaliyetlerine de son derece uygun, dünya harikası koylarıyla da ünlüdür. Karaburun Yarımadası’nın kalkınmadaki önceliği, ekolojik tarım ve çevre odaklı turizmdir. Bölgede balık çiftliği gibi kirletici, habitatı bozucu, kıyıdaki yaşamı doğrudan etkileyecek faaliyetlere izin verilmesi öz olarak yanlıştır.
Herşeye rağmen korunabilmiş doğası ile zengin bir flora-faunaya sahip olan Karaburun Yarımada’sı, balık çiftliklerinin antibiyotik ve parazit ilaçları, yem atıkları, ölü balıklar, mazot, sintine atıkları ve kıyılardaki destek birimlerinin yarattığı çevresel ve görsel kirliliğe terk edilemez.
Doğal ve arkeolojik sit alanlarında, dalışa yasak bölgelerde balık çiftlikleri kurulması için verilen izinler yasadışıdır.
Akdeniz Foku’nun (monachus monachus) üreme ve yaşam alanı olan Yarımada kıyılarında balık çiftliği kurulması, bu türü koruma altına alan ulusal karar ve uluslararası sözleşmelere (Bern ve Barcelona) aykırıdır. Kıyılardaki deniz çayırları (Posidonia oceanica) ve içinde barınan türler, aşırı kirlilik ve oksijensiz kalan ortam nedeniyle ciddi zarar görmekte ve yok olmaktadır.
Yarımada’nın güzelim koylarını kapatan balık çiftlikleri, geniş alanlar kaplayan balık kafesleri ve yarattığı kirlilikle kıyı ve dalyan balıkçılığını da baltalamaktadır.
Yarımada’da balık çiftliklerine karşı verilen hukuksal mücadelelerde kazanılan davalara rağmen yeni izinler verilmektedir. Hukuksal alandaki mücadeleyi yılmadan sürdürmekte kararlıyız.
Tüm bu nedenlerle, zengin flora-faunasıyla biyoçeşitliliğinin korunması adına ve bu değerlerle örtüşen sürdürülebilir gelişme perspektifinin gereklerine sahip çıkarak :
”¢ Yarımada’nın ”Su Ürünleri Yetiştiriciliği Potansiyel Alanları” kapsamından çıkarılmasını,
”¢ Yeni balık çiftliklerine, kapasite artırma taleplerine izin verilmemesini ve mevcut balık çiftliklerinin kaldırılmasını talep ediyor ve
”¢ Bölge halkının kendi yaşamı ve içinde yer aldığı doğal çevre üstünde söz ve karar sahibi olma hakkı ile doğamızı ve yaşam hakkımızı savunuyoruz.
KARABURUN YARIMADASINDAKİ BU DOĞA YIKIMI GERİ DÖNÜLMEZ BİR NOKTAYA GELMEK ÜZERE. DUYARLI TÜM KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLARI ÇABALARIMIZA DESTEK VERMEYE VE GÜÇBİRLİĞİNE ÇAĞIRIYORUZ” dedi.