Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğünce ODTİM Ltd.Şti”ne Karaburun İlçesi Kösedere Köyü Kapusça mevkiinde mermer, agro ve mıcır üretme konusunda faaliyette bulunmak üzere işletme ruhsatı verilmiştir.
Köye uzaklığı 1200 metre olan anılan saha, Kösedere ve İnecik Köylerine içme suyu sağlayan su deposuna yaklaşık 300 metre mesafededir. Maden arama sahasının hemen yanında 5.000 yetişmiş zeytin ağacı (Bunlar arasında Karaburun”un organik hurma zeytinleri de vardır) bulunmaktadır. Ayrıca bu bölge 2. derece sit alanıdır.
Bu çerçevede uygulama, aşağıda belirtilen yasa hükümleri ile de açıkca tezat oluşturmaktadır.
– 3573 sayılı zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkındaki yasanın 20.maddesinin 4086 sayılı yasa ile değişik 1. fıkrası ” zeytinlik sahalarında ve bu sahalara en az 3 km. mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinlerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmündedir. Bu yasa hükmü açık ve nettir.
Ruhsatlı alanın hemen bitişiğinde olan binlerce zeytin ağacını, Kösedere Köyü mücavir alanı ve burada yapılan tüm organik tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.
– İlgili alan 2. derece doğal sit alanı olup, ”korunması ve geliştirilmesi yanında, kamu yararı gözönüne alınarak kullanıma açılabilecek alanlardır” şeklinde tanımlanmaktadır. Buradaki ‘kamu yararı’ kavramı, bu işletmeye ruhsat verilmesi, bulunduğu ve işgal ettiği alanın özellikleri ve yukarıda belirtilen yasa hükümleriyle bile açıkça çelişmektedir.
– Ayrıca, Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin 3.maddesinin (j) bendinde gayrisıhhi müesseseler “faaliyetleri sırasında çevresinde bulunanlara biyolojik, kimyevi, fiziki, ruhi ve sosyal yönlerden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan, doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek müesseseler” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin (c) bendinde doğal kaynakların ”su, toprak, hava, doğal bitki örtüsü ve yaban hayatını; çevre sağlığının çevredeki fiziki, kimyevi, biyolojik, sosyal ve pisiko-sosyal faktörlerle tesbit edilen yaşam kalitesini” ifade ettiği belirtilmiştir.
Burada ve başka yerlerde kazanılacak davalar başka mağduriyetlerde hukuki olarak emsal oluşturacak ve ülke kaynaklarımızın rant uğruna feda edilmesini önleyecektir.
Yarımadamızdaki zengin bitki ve hayvan türlerinin yaşamını, geleneksel tarım ve balıkçılık faaliyetlerini, kısacası yaşamımızı tehdit eden talancı ve yağmacı girişimlere, bu uygulamalara izin veren karar odaklarına karşı doğamızı ve yaşam hakkımızı savunuyoruz.