Sayın Aziz KOCAOĞLU
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
İZMİR
Doğu Akdeniz havzasının en bozulmamış bölgesi olan Karaburun Yarımadası, özel ekosistemi, uluslararası ölçekte koruma altında olan türleri de barındıran zengin ve nadir biyoçeşitliliği ve geleneksel sosyo-kültürel yaşamı ile bütünsel olarak korunması gereken bir bölgedir.
Yarımada’nın sahip olduğu en önemli avantajlardan biri, Yarımada halkının, yereldeki tüm aktörlerin, bölgenin doğal coğrafyası ve sosyo-kültürel yapısının korunması ve koruma-kullanma dengesi temelinde organik/temiz tarım, kırsal turizm, ekoturizm, agroturizm, doğa turizmi gibi sorumlu ve korumacı turizm türleriyle birlikte kırsal kalkınmanın gerçekleşebileceği yolunda ortak bir bilince ve görüşe sahip olmasıdır.
Bu çerçevede, Yarımada’nın ülke ve dünya mirası niteliğinde olan doğal ve sosyo kültürel değerlerinin korunabilmesi ve Yarımadanın sürüdürülebilir kalkınmasının bu değerlerin üzerinde yapılandırılması amacıyla Karaburun Kent Konseyi tarafından, bilim insanlarının katkıları, yerel paydaşların bilgi ve deneyimleri ile Karaburun Yarımadası Biyosfer Rezeralanı Ön Raporu hazırlanmış idi.
Bu süreçte, İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından, Yarımadanın dar ve kentsel alan ağırlıklı bir bölümü için, Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı Teklif Raporunun hazırlanması üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’ne, Karaburun Belediyesi Meclis kararı olarak gönderilen raporla Yarımada’nın bütünsel bir yaklaşımla korunması talep edilmiştir.
Yarımada bileşenlerinin hazırlık sürecinde doğrudan katkı sağladığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanarak ilgili bakanlıklar ve kurumların görüşüne sunulan “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu”nun onaylanmak üzere Bakanlar Kurulu’na sunulma aşamasında olduğu bilinmektedir. Sözkonusu rapor, Karaburun Yarımadasının tüm karasal alanı ile Foça- Karaburun arası dahil olmak üzere önemli bir denizel alanı da kapsamaktadır.
Ancak aynı anda ,
Başta maden, taş, mermer ocakları, balık çiftlikleri ve Rüzgar Enenrjisi Santralleri (RES) olmak üzere, ekosistemi, yaban hayatını hızla yok eden ve kırsal kalkınma potansiyeliyle birlikte yerel halkın varlığını ciddi ölçüde tehdit eden yeni yatırım ve kapasite artışı talepleri hızla artmakta, izinler verilmektedir.
Bir kısmında hukuki süreçlerin de devam ettiği mevcut mermer-taş ocaklarına ilaveten, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, Mordoğan Beldesi, Yellicebelen Dağı Mevkiinde Ali TEKİN tarafından işletilmesi planlanan 83 hektarlık maden arama ruhsatı kapsamında 29,36 hektarlık bir alanda “Mermer Ocağı Kapasite Artırımı ve Kırma-Eleme Tesisi” projesi ile ilgili başlatılan ÇED süreci, halkın katılmayı red ettiği “Halkı Bilgilendirme Toplantısı”, Yerel Yönetimler ve Kent Konseyi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ilettiği itiraz yazıları ile devam etmektedir.
Gerence Körfezi’nden başlayarak, Badembükü’ne (Parlak Köyü) uzanan kıyı şeridinde kara alanlarına, yasal sınırları dahi ihlal edecek kadar yakın mesafede, hatta koyların içinde konuşlanmış, kıyılarda destek birimleri inşa edilmiş pek çok balık çiftliği bulunmaktadır. Küçükbahçe mevkiinde, Egemarin, Egemarin (Elektrosan) ve Egemarin (Erhan Bir) çipura ve levrek yetiştiriciliği tesislerine, ÇED sürecindeki “Halkı Bilgilendirme Toplantıları”na katılım olmaması ve bölge yaşayanlarının karşı çıkış nedenlerinin yazılı olarak ilgili kurumlara iletilmesine rağmen, verilen olumlu ÇED raporları ile balık çiftliklerinin denizlerimizdeki genişlemesi yalnızca son 8 ayda 400.000 m²’yi bulmuştur. 2 tesis için ÇED süreci devam etmektedir. Bunlardan biri olan Batı Deniz-Seramik Ürünleri San. ve Tic. Ltd.Şti. Salman Köyü denizel alanında kurmayı planladığı tesisin kaplayacağı deniz alanı ise 75.000 m²’ dir.
Karaburun Yarımadasında Mordoğan’dan Salman’a kadar, 6 ayrı RES projesine üretim lisansı verilmiştir. Bunlardan 2’si tamamlanmış, 1’inin inşaatına başlanmış, 3’ü izin tamamlama aşamasındadır. Yarımadanın çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş bulanan rüzgar ölçüm direkleri, yeni RES yatırımlarının habercisidir.
RES projeleri için verilen “ ÇED Gerekli Değildir” raporlarının kapladığı alan, 415 km² olan Yarımada yüzolçümünün 2/3’ünü geçmiş durumdadır. Yalnızca Lodos Karaburun Elektrik Üretim A.Ş.’ne ait proje için 2005 yılında verilen “ ÇED Gerekli Değildir” raporu 252 km²’lik bir alanı kapsamaktadır (Yarımada yüzölçümünün % 60’ı).
Bölgede bu yoğunlukta RES inşası, türbinlerin kapladığı alanların yanı sıra, interkonekte sisteme bağlantıları, yan yollar, türbinlerin trafo merkezine bağlanması için kurulan yer altı şebeke tesisleri, türbinler arası açılan yollar, geçici inşaat alanları gibi unsurlar da eklendiğinde doğal yaşamı yok etmektedir.
Bu durum ayrıca, dağlık, engebeli coğrafi yapısı nedeniyle tarım ve mera-otlak alanlarının kısıtlı olduğu bölgede yöre halkının iki temel geçim kaynağı olan keçi yetiştiriciliği ve zeytinciliğe büyük zarar vermekte ve yöre halkının varlığını sürdürmesini olanaksız kılmaktadır. Yerleşim/yaşam alanlarının çok yakınında yeralan türbinler bölge halkının sağlığını olumsuz etkilemektedir
Yatırımların bu hızla gitmesi durumunda :
– Karaburun Yarımadası bütünüyle bir RES tarlasına dönüşecek,
– Maden,mermer, taş, mıcır ocakları hektarlarca alanda bitki örtüsünü, toprakları tümüyle sıyırıp atacak, su kaynaklarına zarar verecek, zeytinlikleri bozacak, insan sağlığını tehdit edecek ve fauna habitatlarını yok edecektir.
– Denizler ve sahiller balık kafesleri ile kaplanarak potansiyel deniz turizmi alanları kirlenecek, denizlerimizin en değerli varlıklarından olan Akdeniz Fokları yaşam alanları, denizel biyoçeşitlilik, yerel sürdürülebilir balıkçılık yok olacaktır.
Yarımada’nın doğal varlıklarının korunarak, temiz tarım ve ekolojik turizm/doğa turizmi odaklı kalkınma perspektifinin hayata geçmesi bir yana, Yarımada’da nergisi, enginarı, mandalinası, keçisi, balıkları ve diğer deniz ürünleri ile insan yaşamı yok olacaktır.
Bu kapsamdaki yatırımlar arasında RES’ler kapladıkları alanların büyüklüğü ve geri dönüşü mümkün olmayan çevresel ve sosyal etkileri nedeniyle öne çıkmaktadır. Kurulan veya inşaatına başlanmış olan RES Projeleri 78 türbini kapsamaktadır. Henüz çeşitli izin aşamalarında olan projeler/kapasite artışları ile ulaşılması beklenen türbin sayısı ise bunun neredeyse 2 katıdır(151 adet türbin). Yarımadada bu ölçüde yoğun ve yaygın RES kurulumu,
– Karaburun Yarımadası’nın binlerce yılda oluşan doğal yapısı, biyoçeşitliliği, ulusal ve uluslararası düzeyde koruma altına alınmış türleri de barındıran zengin kuş varlığı, endemik türlerin de bulunduğu bitki örtüsünün tahribatının katlanarak artmasına,
– Mera, otlak ve tarım alanlarının RES’lere tahsisi ile geçim kaynaklarının hızla kısıtlanmasına, bölge kalkınmasında çok önemli yeri olan alternatif turizm potansiyelinin yok olmasına,
– Köylerin neredeyse içlerine kadar kurulan türbinlerle sağlıklı bir çevrede ve sağlıklı olarak yaşama hakkının tehdit altına alınmasına,
neden olmaktadır. Mevcut durumda, kurulmuş RES’lerinin bölgedeki olumsuz etkileri yaşanmaktayken, çeşitli izin aşamalarını tamamlamakta olan yeni RES yatırımlarına izin verilmemesi yaşamsal önem taşımaktadır.
Bu çerçevede, Enda Holding Yaylaköy RES Projesi imar planı revizyon talebi İzmir İl Genel Meclisinin, Yaylaköy Muhtarı, Yaylaköy halkı ve Karaburun Kent Konseyinin de katıldığı, 7 ve 24 Mart 2014 tarihlerinde yapılan toplantılarında “…mevcut RES’lere ilave olarak yapılacak olanların, Yarımadada ileride telafisi mümkün olmayacak zararlara sebep olması sözkonusu olacaktır…” gerekçesi ile oy çokluğuyla red edilmiştir.
Karaburun Belediye Meclisi 07 Mart 2014 tarihinde yapılan toplantısında, yine Enda Holding’e ait “Mordoğan RES Projesi” imar planı talebinin, Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı İlanı süreci de dikkate alınarak, ertelenmesine oy çokluğuyla karar vermiştir.
Lodos Karaburun Elektrik Üretim A.Ş.’nin 2005 yılında verilen ÇED Gerekli Değildir Raporu 252 km²’lik bir alanda 166 türbinlik Karaburun RES Projesinin 50 türbinlik bölümü Ekim 2013’te EPDK tarafından geçici kabulu yapılarak devreye alınmıştır. Lodos A.Ş. şimdi kapasite artışı çalışmalarını sürdürmekte olup, Yaylaköy üzerinde 83 türbin için ilave ve revizyon imar planı talebi İzmir İl Genel Meclisi’nin 24 Mart tarihlerinde yapılan toplantısında CHP’li meclis üyelerinin salondan ayrılmasıyla, salonda yeterli çoğunluk sağlanamadığından gündemden düşmüştür. Bu nedenle konu İzmir Büyükşehir Belediyesi gündemine aktarılmış bulunmaktadır.
Lodos A.Ş. Karaburun RES projesi ile ilgili olarak 252 km2 ve 166 türbin için verilmiş 05/05/2005 tarihli ÇED Gerekli Değildir Kararının ve 18.08.2011 tarihli “üretim lisansı”nın iptali için hukuki süreç başlatılmıştır. Davacılar, türbinlerle çevrelenen Yaylaköy sakinleri, Karaburun Yarımadası 13 köy ve mahalle muhtarlarının üyesi olduğu Çevre Kültür ve Turizm Birliği ile Karaburun Kent Konseyi temsilcilerinden oluşmuştur. 30 avukatın davacı vekili olduğu davamız “Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları” (ÇEHAV) tarafından gönüllü olarak üstlenilmiştir.
Son olarak, 10 Nisan 2014 tarihinde Çalık Rüzgar Enerjisi Elektrik Üretim Ltd. Şti. tarafından kurulması planlanan “Sarpıncık RES” projesi ÇED süreci “Halkın Katılımı Toplantısı” yerel halk, Sarpıncık ve Haseki köyleri Muhtarları, Karaburun Kent Konseyi, Belediye Meclisi üyeleri ve ilgili yerel STÖ’leri ve EGEÇEP’in de katıldığı protestolarla yapılmamıştır. Haseki-Sarpıncık bölgesinde, Sarpıncık Köyü’nün 550 m., Haseki Köyü’nün 260 m. yakınından başlayarak 13 adet türbin kurulmasının planlandığı Projeye İtiraz gerekçelerimiz ilgili kurumlara yazıyla ayrıca iletilecektir.
Karaburun Kent Meclisi, geniş katılımla 9 Nisan tarihinde Karaburun Yarımadası’nda RES’ler, olumsuz etkileri ve yürütülen çalışmalar gündemi ile 3. toplantısını yapmış ve
1- Tehdidin boyutunun kamuoyuna daha çarpıcı olarak anlatılması ve farkındalığın arttırılması yönünde çalışmalara ağırlık verilmesi (yaygın görsel sunumlar, mahalle toplantıları gibi)
2- RES’lerin, ısı artışı gibi, ekosistem ve halk sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratan faktörlerinde değerlendirilmesi,
3- Değişik kurumlarda izin aşamasında olan RES projelerinin yakından takip edilmesi ve ivedilikle gerekli girişimlerde bulunulması, bu kapsamda öncelikle İmar düzenleme talebi İzmir İl Genel Meclisince red edilen “Yaylaköy RES Projesi”, imar düzenleme kararı İzmir Büyükşehir Belediyesine bırakılan “Karaburun RES Projesi” ve imar düzenlemesi Karaburun Belediye Meclisince, ÖÇKA süreci de dikkate alınarak askıya alımış olan “Mordoğan RES Projesi” ile ilgili gelişmelerin İzmir Büyükşehir Belediyesi nezdinde Karaburun Belediye Meclisi Çevre Komisyonu üyeleri ve Kent Konseyi tarafından izlenerek gerekli girişimlerde bulunulması,
4- “Karaburun RES Projesi” ÇED Gerekli Değildir Kararının ve üretim lisansının iptali için açılan davaların ve açılması olası davaların Karaburun Belediye Başkanlığı tarafından desteklenmesi,
5- Etkin bilgi akışı ve paylaşımının güçlendirilmesi,
konularında ortak görüş olmuştur.
Bu yatırımların/projelerin tümünün gerçekleşmesi halinde, denizde ve karada kapladıkları toplam alan, korunması öngörülen alana eş duruma ulaşmaktadır. Yani korunacak alan bir yana, yaşanacak alan kalmayacaktır.
Korunası doğamız, nadir bitki örtüsü ve yaban hayatı varlığımız, köylerimiz ve yaşam ve geçim alanlarımız en fazla 20 yıllık ekonomik ömrü olan yatırımlara feda edilmekte ve sahip olduğu değerleriyle birebir örtüşen kalıcı yerel kalkınma potansiyeli yok olmaktadır.
Bu çerçevede, ülke ve dünya mirası niteliğinde olan varlıkların bütünsel bir yaklaşımla korunması ve Yarımada’nın kadim kültürünün sürdürülebilmesi açısından, ağır çevresel ve sosyal etkileri olan bu tür yatırımlara, toplam ve çarpan etkileri de gözönünde bulundurularak, başta imar izinleri olmak üzere izin verilmemesi yaşamsal önem taşımaktadır.
Desteğiniz süreceği inancıyla bilgilerinize sunarız.
KARABURUN KENT KONSEYİ