Karaburun Yarımadası ve Alternatif Turizm

Karaburun Yarımadası ve alternatif turizm

Prof. Dr. Füsun SOYKAN*

Alternatif turizm son yıllarda turizm literatürüne yerleşti ve aynen sürdürülebilir turizm gibi çok konuşulan bir kavram haline geldi. Bir taraftan kıyı turizminin kitlesel boyutlara ulaşması ve beraberinde bilinen sorunları getirmesi, diğer taraftan insanların yeni yerler keşfetme, yeni etkinliklerin içinde yer alma merakı gibi birçok faktör, turizmde “özgün, farklı, saygılı, sorumlu ve sorunsuz tür” arayışlarına gidilmesine zemin hazırladı. Ancak şu da söylenebilir ki; bazı yerlerde birkaç turizm türü pekâlâ bir arada varolabilir ve birbirlerinin alternatifi/rakibi olmak yerine birbirlerinin tamamlayıcısı olabilirler. O nedenle alternatif kavramını turizmde çok düşünerek ve yerinde kullanmak gerekiyor.

Karaburun Yarımadası’nın kıyı turizminde rekabet gücü, Ege’nin güneybatı kıyılarına göre zayıf kalsa da, yarımada kıyıları son yıllarda İzmir çevresinde tercih edilen yerler arasına girdi. Çünkü kıyı turizminin popüler örneklerinde, yaz aylarındaki kalabalık, gürültü, zayıf hizmet kalitesi, buna karşın orta gelirli bir Türk ailesi için oldukça yüksek fiyatlar insanları yeni yerler arayışına itmekte, tatil anlayışı sessizlik ve doğallığı yaşamak olanların sayısı giderek artmakta. “Karaburun” adı işte bu talepler ve tercihler doğrultusunda, öte yandan yarımadanın kendi çekicilikleri doğrultusunda duyulmaya başladı.

KIYI TURİZMİ DEVAM EDECEK

Peki, arz-talep, kıyı-deniz derken, acaba gerçek anlamda yarımadanın turizm potansiyeli, hangi turizm türlerinin geliştirilmesi için olanaklar sunuyor? Yarımada sürdürülebilir turizm için nasıl bir güce sahip ve bundan hangi fırsatlar yaratılabilir? Yarımada için risk unsurları nelerdir ve onlar hangi tehditleri oluşturmaktadırlar? Bu soruları yanıtlamak bu yazının boyutlarını aşsa da bazı konulara dikkatler çekilebilir:

Birincisi; Karaburun Yarımadası’nda turizm, ikinci konut temelinde ve iç turizm ağırlıklı olsa da kıyılarda devam edecektir. Önemli olan bundan sonra uygun yerlerde, belirli dokuda, kontrollü ve özgün mimarideki yapıların teşvik edilmesidir. Yarımada kıyıları, az yatak kapasiteli butik otellerin, pansiyonların ve kampinglerin yeri olmalıdır.

İkincisi; Yarımada, Türkiye’nin Ege kıyılarında alternatif bir tatil yöresi olabilir, ancak kendi içinde kıyı turizmine alternatifler yaratmak anlamsız ve yanlıştır. Yarımadanın korunmuş kırsallığına uygun kırsal turizm, doğa turizmi, tarımsal turizm mi kıyı turizminin alternatifi olacaktır? Tabii ki hayır, tam tersi hepsi birbiriyle bütünleşmeli ve birbirine kenetlenmelidir. Böylece, yarımadada zeytinliklerin yok olmasına, kıyılardaki balık çiftliklerinin deniz suyu kalitesini bozmasına ve görsel kirlilik yaratmasına, hepsinden öte yarımadanın arazi spekülatörlerinin eline geçmesine izin verilmemelidir.

YARIMADA İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN: KIRSAL TURİZM

İster bütünleşik planlama deyin, ister stratejik planlama, plan, program ve projeler eşliğinde yarımadamızı Akdeniz Foku’ndan Ada Martısı’na, nergis ve sümbülünden adaçayına, zeytininden üzümüne, enginarından balıklarına kadar, yemekleri, müzikleri ve tel kırma el işleri ile turizmde dünyaya tanıtmak hiç de zor değil. Ekmeğini turizmden yiyen insanların içinde yaşadıkları yarımadanın doğası ve yerel kültürüne sahip çıkacaklarına da, onu koruyacaklarına da inancımız sonsuz”¦ Evini pansiyona çevirip, turisti “konuk” edeceklerin ve de kanyonları, dağları, tepeleri, eşsiz manzaraları göstermek üzere yerel gençliğin de rehberliğe hazır olduğunu biliyoruz, o halde eksik olan ne? Yarımada için “tam biçilmiş kaftan”, başka yöreler için de “bir model ve önder” olabilecek kırsal turizm, neden start alamıyor? Sahibi yok da ondan! Sahibi kimler mi olmalı: Gönüllüler ve kendini bu amaca adamışlar ordusundan oluşan bir örgütlenme (bir başta yerel halk ve yerel yöneticiler öteki başta finans kaynakları ve tur operatörleri, arada da diğer aktörler), işlerliği kolay ve pratik olan yasal çerçeve, tanıtım ve pazarlama uzmanları”¦

Bunlar ütopya değil, Avrupalının % 35’inin tatil yeri seçiminde kırları tercih etmesi de bir tesadüf ve merak değil. Yasalarla ve yerel eylem grupları ile yürütülen, kırsal kalkınmada katılımcılığın ve “tabandan yukarıya” ilkesinin benimsendiği Avrupa’da, kırsal turizm hem bir kalkınma aracı, hem de bir turizm türü olarak sağlam adımlarla yoluna devam ediyor”¦ Değil bir yerel dernek veya ulusal örgüt, Avrupa çapındaki federasyon, kırsal turizmin nasıl sahiplenildiğine en açık örnek.

En kısa zamanda Karaburun Yarımadamız için de planlı ve projeli bir kırsal turizm dileğiyle”

* Karaburun Yarımadası YG-21 YKK Üyesi

Ege Üniversitesi, Coğrafya Bölümü

fusun.soykan@ege.edu.tr

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir