Lodos Elektrik Üretim A.Ş.’ne ait Karaburun Rüzgar Enerji Santralinin, kurulu 50 türbine 47 türbin ilavesiyle kurulu gücün 223 mwe’ye çıkarılmasını öngören Kapasite Artışı Projesinin “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı, İzmir 6. İdare Mahkemesinin oy birliğiyle verdiği kararla 15/12/2016 tarihinde iptal edilmişti.
Bu dava sürerken, Lodos firması 47 türbinin yerlerini değiştirmek istemiş ve talebi T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca uygun görülmüş, Mahkeme türbin koordinatlarının tümüyle değiştirilmiş olması , dolasıyla da ÇED Olumlu kararı verilen RES sahası etki alanın değişmesi nedeniyle, bilirkişi raporunu karara esas almayarak, ÇED Olumlu Kararını iptal etmiş ve ÇED sürecinin yeniden başlatılması gerektiği sonucuna varmıştı.
Lodos firması, mahkemece iptal edilen ÇED Kararında 38 km² olan proje sahasını 104 km²’ye çıkaran ve türbinleri kilometrelerce uzağa taşıyarak, doğa, sosyal ve ekonomik yaşam üzerindeki vahim etkilerin katlanarak artmasına neden olacak bu değişiklik hakkında Mahkemeye bilgi vermemiştir. Bu durum, avukatımız tarafından mahkemeye sunulana kadar geçen 6 ayı aşkın sürede, Mahkeme Heyeti, Bilirkişi Heyeti ve Karaburun halkından saklanmak istenmiştir.
T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, proje alanı 3 kat artmasına rağmen mahkeme iptal kararını, 2009/7 genelgesiyle aşmayı uygun görmüş ve Karaburun Yarımadasında, tarım/mera alanlarıyla, orman arazileriyle ve çok değerli doğasıyla 104 km²’yi, Lodos firmasına tahsis edecek bu projeye 2. kez ÇED Olumlu Kararı vermiştir. Bu 2. ÇED Olumlu Kararı da, Karaburun yurttaş davacılarınca 17/05/2017 tarihinde yürütmesinin durdurularak iptali istemiyle tekrar yargıya taşınmıştır.
2009/7 sayılı genelgeye göre işlem yapılabilmesi için; iptal gerekçesinin, ÇED dosyasındaki bir ya da birkaç bölümle sınırlı olması ve iptal kararının, ÇED dosyasında diğer bölümleri olumsuz etkilemiyor olması gerekmekteyken, Mahkemenin, etki alanın değişmesi nedeniyle ÇED Kararını tümden iptal eden ve yeni duruma göre ÇED sürecinin yeniden başlatılmasına hükmeden kararı ne yazık ki yok sayılmıştır.
ÇED Raporu yangından mal kaçırırcasına öyle büyük bir hızla hazırlanmıştır ki, kervan yolda düzülür mantığıyla, ÇED Kararına esas olması gereken ek raporlar/kurum görüşleri ve izinlerinin yenilenmesi için başvuru dahi yapılmamış, mahkemece iptal edilen ÇED Raporu ekleri yeni Rapora konuvermiştir.
Karaburun Yarımadasını nadir ekosistemi, yaban hayatı ve kırsal kalkınma potansiyeli ile uluslararası öneme sahip bir Yarımada olarak tanımlayarak Özel Çevre Koruma Alanı İlanı edilmesi için Teklif Raporu hazırlayan T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ;
-Yok edilecek orman alanları ile ilgili gerekli ön izin başvurusu bile olmayan, devasa türbinlerin dikileceği alanlarda erozyon, toprak kayması, arazi kaybı gibi hayati öneme sahip unsurları değerlendirecek gerçek bir Jeolojik Etüdü dahi bulunmayan bu projeye, gerçek raporlar istenmeden, 1 aylık bir süre içinde ÇED Olumlu Kararı vermiş olmasını,
-Her bir türbinin yerleşimlerini 2-7 km arasında değiştiren, proje sahasını 3 kat arttıran bu iki projenin, aynı uzunlukta bağlantı/servis yollarına sahip olacağını, aynı miktarda hafriyata neden olacağını… kabül etmiş olmasını, herbir türbinin tek tek Karaburun RES şalt merkezine yüzlerce km.’ye ulaşacak yer altı iletim hatlarıyla bağlanarak, 104 km²’lik alanın nasıl yok edilebileceğini hiç sorgulamamış olmasını,
anlamakta güçlük çekiyoruz.
Karaburun’da ve Ege’de pek çok RES projesi için Ekosistem Değerlendirme Raporu hazırlayan “bilim insanları”nın, bu Raporda da, 104 km²’lik alanda flora ve fauna, ekosistem değerlendirilmesini bir aydan az bir sürede kopyala-yapıştır yöntemiyle hazırlayabildiklerini, bu ülkenin zengin biyolojik çeşitliliğin bu tür “bilim insanı” raporlarıyla nasıl yok edilebileceğini görmekten çok büyük kaygı duyuyoruz.
Bu “bilim insan”larını, kendi “uzmanlık” alanlarını aşarak, Kümülatif etki adı altında, Karaburun RES Projesini Akdeniz fokları açısından değerlendirmelerini ve Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü’nün Akdeniz Foklarının kalan son üreme/yaşama alanlarından biri olarak belirttiği Karaburun Yarımadasında konunun gerçek uzmanı bilim insanları tarafından yapılan bilimsel araştırmaları yok sayarak “Karaburun yarımadası civarında bu türe ait mağaraların ve habitatların olmadığı”nı iddia etme cesaretini göstermiş olmasını şiddetle kınıyoruz.
Böylesi, doğaya, insana hoyrat bir uygulamayla “yenilebilir-temiz enerji” adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz.
BUNUN ADI TEMİZ ENERJİ DEĞİL TALAN !
KARABURUN YURTTAŞ DAVACILARI – KARABURUN KENT KONSEYİ