25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü. Yıl 1960. Dominik Cumhuriyetinde 1930 yılında yönetimi ele geçiren Rafael Turijillo’nun diktatörlük yönetimine karşı halk, karşı mücadeleye başlıyor. Üç kız kardeş (Mirabel Kardeşler) bu mücadelede yer alıyor. Bir süre sonrada mücadelenin sembolü haline geliyorlar. Ağır baskılara ve hapis cezalarına rağmen mücadelelerinden vazgeçmiyorlar. 25 Kasım 1960’da, Mirabel Kardeşler tecavüze uğrayıp öldürülüyor.
Mirabel Kardeşlerin anısı, özgürlük ve insan hakları adına verdikleri mücadele dünyada ve Türkiye’de insan hakları savunucularının ve kadın hareketinin sembolü haline geliyor. 1999’da Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü olarak benimsenmesini karar altına alıyor.
Kadına yönelik şiddet, toplum içinde ya da özel hayatta cinsiyete dayalı olarak kadının fiziksel, cinsel ve psikolojik olarak zarar görmesi veya acı çekmesiyle sonuçlanan ya da bu tür sonuçlara yol açabilecek olan tehdit ve baskıyı kapsamaktadır.
Türkiye’de her gün dayak yiyen vurulan, öldürülen, namus cinayetine kurban giden, tecavüze uğrayan, nedeni belirsiz intihar eden veya intihara zorlanan kadınlara ilişkin haberleri izliyoruz. Bugün Türkiye’de 5000 kadın şiddet tehdidi sebebiyle polis tarafından korunmaktadır. Şiddet gören, tehdit edilen kadınlar, polis korumasına rağmen öldürülmeye devam edilmektedir.
”Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün Şubat 2011’de yaptığı araştırmaya göre kadınların yüzde 41.9’u fiziksel, yüzde 43.9’u duygusal şiddet görüyor. Şiddet mağdurlarının yüzde 49.9’unu düşük gelirli, yüzde 55.7’sini eğitimsiz kadınların oluşturduğu ülkemiz, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ sıralamasında 134 ülke arasında 126. sırada bulunuyor. Bu, kadınların devlet eliyle korunmadığı ve geri bıraktırıldığının en açık kanıtıdır.
Kadına yönelik şiddetin toplumsal şiddeti, kötülüğü, nefreti yeniden üreten boyutunun, toplumsal yansımaları ve bireyin gördüğü zarar olarak iki yönlü etkisi bulunmaktadır. Kadının şiddeti yoğun olarak yaşaması, tüm toplumu etkileyen ağır sonuçları da beraberinde getirmektedir. Şiddeti yaşayan kadınların çocukları da ya istismar edilmekte ya da o şiddeti bizzat yaşamaktadırlar. Ya da en azından görgü tanıklarıdırlar. Yapılan araştırmalar sonucunda bu çocukların yüzde 85’in şiddetin potansiyel uygulayıcıları ya da kurbanları olarak yetiştikleri tespit edilmiştir.
Karaburun Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak bizler; Kadınların dövülmediği, öldürülmediği, tecavüze uğramadığı, biyolojik ve psikolojik şiddet görmediği bir ülkede yaşamak istiyoruz..
Ve Diyoruz Ki; Şiddetle Güç Kanıtlayan Barışa Hasret Kalır.adın
Şiddetin Her Türlüsüne Hayır Diyoruz..