İZMİR BÖLGESİ ENERJİ FORUMU’NDA, KARABURUN’UN RES MÜCADELESİ KARABURUN KENT KONSEYİ BAŞKANI İPAR BUĞRA DİLLİ TARAFINDAN SUNULDU..
KARABURUN YARIMADASI’NDA RES YATIRIMLARI VE MÜCADELEMİZ..
Bizler, dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunun, ülkenin enerji ihtiyacının bu çerçevede, yenilenebilir temiz enerji üretiminin öneminin bilincindeyiz. Sorun yenilebilir enerji kaynağı RES’lerin nerede, ne ölçüde ve ne pahasına kurulduğudur. Karaburun Yarımadası’nda RES’ler, doğa/sosyal yaşam hiçe sayılarak, yörenin sürdürülebilir kalkınma potansiyelini yok ederek kuruluyor.
I- KARABURUN’U NİÇİN KORUMAK İSTİYORUZ ?
Bilim insanlarınca Doğu Akdeniz Havzasının en temiz bölümü olarak tanımlanan Karaburun Yarımadası, çok çeşitli ve nadir türleri de içeren zengin biyoçeşitliliğe sahiptir.
Fauna: Dünyanın en nadir 12 memelisinden biri olan Akdeniz Fokunun kalan son üreme ve yaşama alanlarından biri olan Yarımada, nesli tehlike altındaki Su samuru ve Karakulak gibi türlere de ev sahipliği yapmaktadır. Karaburun Yarımadası, 200’ün üzerinde türü kapsayan çok önemli bir kuş popülasyonuna sahiptir. Yarımada’nın ev sahipliği yaptığı Ada Martısı, Yılan Kartalı, Küçük Kerkenez, Ada Doğanı, Kızıl Şahin, uluslararası ölçekte nadir/azalan kategorisindeki türler arasındadır. Bölgede yaşam birliklerine (biyomlara) bağımlı onun üzerinde kuş türü belirlenmiştir. Karaburun Yarımadası, ekolojik dengenin korunmasındaki rolleri nedeniyle habitatları Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınan yarasa türleri bakımından da zengindir.
Flora: Floristik açıdan oldukça zengin ve barındırdığı endemik/nadir türler göz önüne alındığında çok değerli olan Yarımadada, 70 familyadan 255 cinse ait 384 bitki türü tanımlanmıştır. Bunların, 15’i endemik, 4’ü nadir ve 5’i CITES kapsamındadır. Yarımada florasında 76 tür tıbbi, 38 tür arıcılık için ekonomik değeri olan tür belirlenmiştir.
Denizel Çeşitlilik: Yarımada denizleri, Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında “Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler Listesi’inde yer alan, denizlerin oksijen stoklarını sağlayan Deniz Çayırlarının en zengin olduğu alanlardan biridir. Deniz Çayırlarıyla, deniz dibi yapısıyla Karaburun önemli bir denizel çeşitliliğe de sahiptir.
Karaburun Yarımadası sahip olduğu bu doğal değerlerle, “Sıfır Yok Oluş Bölgesi” içinde ve “Başka Yerde Olmayanlar” sınıflandırmasında dünyada önemli bölgeler içinde yer almaktadır.
Karaburun, coğrafi yapısı nedeniyle, pek çok kıyı yerleşiminin maruz kaldığı yoğun yerleşim ve insan müdahalesinden daha az etkilenmiş, dolayısıyla sosyo-kültürel yaşamı, özgün ürünleri ve temiz tarım uygulamalarıyla kırsal yaşamı korunabilmiş nadir bölgelerden biridir.
Kendiliğinden “Doğal Ürün Markası” olan Karaburun’un en önemli sermayesi özgün tarım/hayvancılık ürünleriyle yine korunmuş doğasıdır. Doğasıyla, temiz denizi, geleneklerini sürdüren köyleriyle Karaburun, dünyada talebin giderek arttığı doğayla barışık turizm modelleri için ideal özelliklere sahiptir.
Tüm bu doğal, sosyo-kültürel varlıklarıyla ve sahip olduğu kalkınma potansiyeliyle Karaburun Yarımadası korunması gereken ülke değeri ve dünya mirasıdır.
Karaburun Kent Konseyi tarafından, Yarımada üzerine araştırmaları olan değişik disiplinlerden bilim insanlarının katılımıyla ve araştırmalarından yararlanarak, “Karaburun Yarımadası Biyosfer Rezerv Alanı Ön Değerlendirme Raporu” hazırlandı. Rapor, Belediye Meclisi kararı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderilerek, Yarımada’nın bütünsel bir yaklaşımla korunması talep edildi.
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu”nda, Yarımada , “…ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada…” olarak tanımlanmış ve Karaburun Yarımadası’nın, tüm karasal alanı ve çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA ilan edilmesi teklif edilmiştir. Teklife, ilgili tüm Bakanlık/kurumlar olumlu görüş vermiştir. Teklife yalnızca, Enerji Bakanlığı RES projeleri nedeniyle olumsuz görüş bildirmiştir.
II- KARABURUN YARIMADASI’NDA RES YATIRIMLARINA NEDEN KARŞI ÇIKIYORUZ ?
RES projeleri için 2005-2008 yılları arasında, Yarımadanın neredeyse tüm tepelerini kaplayacak şekilde 6 firmaya, “ÇED Gerekli Değildir” raporu ve enerji üretim lisansı verilmiştir. Bunlardan 2’si tamamlanmış, 1’inin inşaatına başlanmış, 3’ü izin tamamlama aşamasındadır. İnşaatı tamamlanan projeler ise kapasite artırımına gitmektedirler.
A- EPDK ÜRETİM LİSANSI OLAN MEVCUT PROJELER:
KURULAN/İNŞAATI BAŞLAYAN RES’LER :
Lodos A.Ş (*) 50 adet türbin (kuruldu)
Ayen Enerji 16 adet türbin (kuruldu)
Öres 15 adet türbin
TOPLAM 81 ADET TÜRBİN
KURULMASI PLANLANAN RES’LER:
LODOS A.Ş.(*) 116 adet türbin
ENDA-Mordoğan 14 adet türbin
ENDA-Yaylaköy 5 adet türbin
ÇALIK- Sarpıncık 16 adet türbin
AYEN-Mordoğan 5
156 ADET TÜRBİN
(*) ÇED Gerekli Değildir kararı 166 türbin, mevcut EPDK Üretim Lisansı 97 türbin.
Kurulan veya inşaatına başlanmış olan RES projeleri 81 türbini kapsamaktadır. Çeşitli izin aşamalarında olan projeler ve kapasite artışlarıyla ulaşılması beklenen türbin sayısı bunun neredeyse 2 katıdır. Yeni rüzgar ölçüm direkleriyse başvuruya hazırlanmakta olan yeni projelerin habercisidir .
Mevcut projelerin kapladığı alan korunması öngörülen Yarımada yüzölçümünün 2/3’ünü aşmıştır. Lodos Karaburun Elektrik Üretim AŞ, “Karaburun RES Projesi”, 2005 yılında verilen “ÇED Gerekli Değildir Belgesi” 252 km²’lik alanı kapsamaktadır. Bu Yarımada yüzölçümünün % 61’idir.
B- OLUMSUZ ETKİLER
Bu ölçüde yoğun ve yaygın RES inşaası, türbinlerin kapladığı alanlar, interkonekte sisteme bağlantıları, yan yollar, türbinlerin trafo merkezine bağlanması için kurulan yer altı şebeke tesisleri, türbinler arası açılan yollar, geçici inşaat alanları, türbinlerin kanatları ve emniyet ışıklarıyla, manyetik alan etkisi, çıkardığı titreşim ve gürültüyle Yarımadada yaşamı tehdit ediyor.
1- Ekosistem ve Biyolojik Çeşitlilik Yok Oluyor !
– Zengin/nadir kuş popülasyonu RES yatırımlarının tehdidi altındadır. Türbinlerin kanatları, emniyet ışıkları ve yok edilen doğal habitat bu değerli kuş popülasyonu için ciddi yaşamsal risk oluşturmaktadır.
LODOS A.Ş. tarafından Yaylaköy’de kurulan RES’nin, uluslararası finansman gereksinimleri uyarınca “ERM Environmental Resources Management” firmasına hazırlatmış olduğu Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) Raporunda dahi, gerçekleştirdikleri çok kısa süreli gözlem süresi sonucunda;
• Yarasalarda lokal popülasyonu etkileyecek sayıda ölüm beklenebileceği,
• Uluslararası ölçekte nadir kategorisinde yeralan Ada Doğanı’nın, Yılan Kartalı, Küçük Kerkenez’in türbin kanatlarına çarpma riski en yüksek türler olduğunun belirlendiği,
• Yılan Kartalı popülasyonunun kaybolma ve Ada Doğanı ve Küçük Kerkenez popülasyonun azalma ihtimali olduğu,
• Türbinlerin emniyet ışıklarının da kuşların dikkatini çekecek riskler arasında yer aldığı,
• Daha geniş bir bölgede alternatif yaşam alanları bulma şanslarının çok az olduğu,Karaburun’da başka rüzgar çiftliklerinin kurulmasının önemli riskler arasında olduğu,
belirtilmiştir.
– Tozlaşma ve zararlıların yok edilmesinde çok önemli rolü olan Yarasa popülasyonundaki azalma, ekosistem ve tarımsal üretim üzerinde büyük risk oluşturmaktadır.
– ÇED ve ÇSED raporlarında makilik, otlaklar ve çayırlar olarak tanımlanan bitki örtüsü, fitoterapik bitkileri, uluslararası sınıflandırmalarda tehdit altında olduğu belirtilen türleri, defne ve sakız ağaçlarını da kapsayan çok bir zengin bir floradır. Yoğun RES inşaatları aynı zamanda kuş türlerinin de doğal habitatları olan bu bitki örtüsünü de ciddi bir şekilde tahrip etmektedir. Makilik alanların tahribinden sonraki aşama çölleşmenin habercisi olan frigana örtüsüne geçiştir.
2- Yerel Halkın Ekonomik ve Sosyal Varlığı Tehdit Altında !
– Karaburun ilçesi 13 köyüyle birlikte yaygın bir yerleşime sahiptir. RES’ler merkez ve köyler dahil tüm yaşam alanlarını çevreliyor. Köyler 400-500m uzalıktaki türbinlerle sarılmış durumda. Yaşam alanlarının 150m. yakınına kadar türbin kurulumu öngörülüyor. Gürültü, titreşim etkisi Yaylaköy halkında sağlık sorunlarına neden olacak boyutlardadır. Manyetik alan etkisi ise incelenmesi gereken önemli risk faktörüdür.
– Bu durum ayrıca, dağlık, engebeli coğrafi yapısı nedeniyle tarım alanlarının kısıtlı olduğu bölgede zeytinciliğe büyük zarar veriyor. Hazineden kiralanan ve ağaçlandırılan başarılı zeytinlikler RES’lere kiraya veriliyor. Toz nedeniyle, zeytinlik alanlarda görülen hastalık ve verim kaybı ilgili devlet kuruluşlarınca da tesbit edilmiştir.
– Yol genişletme çalışmalarında mandalina ağaçları satın alınmış ve sökülmüştür. RES yatırımcıları mandalina bahçelerini, üzüm bağlarını satın almak istemektedir.
– Otlak ve yaylak alanları türbinlerle çevrelenmiş darlatılmış ve tahrip edilmiştir. Toz nedeniyle keçilerde hastalık artmıştır. Zeytincilik ve keçi yetiştiriciliği ile geçinen Yaylaköy halkı „10.000 keçimizle bize göçecek yer gösterin“ demektedir.
– Arıcılık yok olma riskiyle karşı karşıyadır.
– Türbinlerin yarattığı görsel kirlilik, gürültü ve yok olan tabiatla birlikte bölge için çok önemli bir kalkınma potansiyeli olan alternatif turizm imkanını ortadan kaldırmaktadır.
KURULU 81 TÜRBİNİN ÜZERINE İLAVE EDILECEK HER BİR TÜRBİN BU DEĞERLİ EKOSİSTEMİN ÇÖKÜŞÜNÜ VE YARIMADADA SOSYAL YAŞAMIN YOK EDİLİŞİNİ HIZLANDIRACAKTIR. ÇABAMIZ, YARIMADADA İLAVE RES YATIRIMLARININ ÖNÜNE GEÇMEK VE MEVCUT YATIRIMLARIN DENETLENMESİNİ SAĞLAMAK İÇİNDİR.
C- YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR VE MÜCADELEMİZ:
– Karbon Piyasası ve Gold Standard Vakfı (GSV): Türkiye’de RES projelerin büyük bölümü 2020 yılında 1 trilyon $’lık işlem hacmine ulaşması beklenen gönüllü karbon piyasasında işlem görmektedir. Bu piyasada karbon sertifikasını satın alan taraf atmosferi kirletmeye devam ederken, karbon sertifikasını satan firma sertifika satışı ve ucuz yatırım kredileriyle ek finasman sağlamaktadır. Bizim örneğimizde bunun bedelini, atmosferin kirlenmesine hiçbir katkısı olmayan Karaburun doğası/kırsal yaşamıyla ödemektedir.
Uluslararası karbon sertikasyonu kuruluşu GSV’nın sertikasyon programına başvuran, ENDA Yaylaköy ve Mordoğan RES ile Salman RES Projeleri’nin, Gold Standard koşulları gereği yapılmak istenen “Halkı Bilgilendirme” toplantıları (Kasım 2012-Şubat 2013) tüm yerel paydaşların (Belediyeler, Muhtarlıklar, Kent Konseyi, ilgili STÖ’leri ve yerel halk) katılımıyla protesto edilmiş, itiraz gerekçelerimiz GSV’nın Cenevre Merkezine ve Türkiye Ofisine iletilmiştir. Vakıf halkın karşı çıkışı nedeniyle anılan projeleri sertifikasyon programına dahil etmeyeceğini Karaburun Kent Konseyine bildirmiştir.
Lodos A.Ş. Karaburun RES Projesinin, Ekim 2013’te EPDK tarafından geçici kabulü yapılarak devreye alınan 50 türbinlik bölümü GSV Sertifikasyon Programındadır.
Bu yatırımın Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirme Raporu (ÇSED) (2009) ve Lodos AŞ.’nin GSV’na bu kapsamdaki ayrıntılı taahhütleri Yaylaköy halkı ve Kent Konseyince izlenmiştir. Vakıf’a taahhütlerin yerine getirilmediği ve ortaya çıkan sorunların, “Gold Standard Pasaportu”, “Gold Standard Yerel Paydaşlar Danışma Raporu” ve “Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi Raporu (ÇSED)”nun açıkça ihlali niteliğinde olduğu konusunda pek çok kez yazılı bildirimler yapılmıştır.
Gold Standard Vakfı tarafından Haziran 2013’te yapılması planlanan “Sertifikasyondan Önce Yerinde İnceleme”, tesisin işletmeye alınmasının üzerinden bir yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen hala yapılmamıştır. Vakıftan sözlü olarak aldığımız bilgi ise, bildirimlerimizden yola çıkarak Lodos A.Ş.’nin çevresel ve sosyal konulardaki taahhütlerinin yerine getirmemiş olduğu kanısına varıldığı ve bu konuda bilimsel dayanak olmadan firmaya karbon sertifikasının verilmeyeceği şeklindedir.
Lodos A.Ş.’ye sertifikasyon süreci için danışmanlık hizmeti veren Ceres Çevre Müh. Dan. Ltd. Şti. ise, yerel paydaşlarla 16 Mayıs 2014’te Yaylaköy’de yapacağını duyurduğu toplantıya hiçbir gerekçe bildirmeden gelmemiştir. Köy halkı, Muhtar, Belediye Meclisi üyeleri, Kent Konseyi ve Ege Çevre Platformu temsilcilerinin hazır bulunduğu köy meydanında bu saygısız yaklaşım kınanarak tutanak altına alınmış ve Vakıf’a bildirilmiştir.
İki yılı aşan bu sürede GSV’ndan yazılı bir yanıt almadığımız gibi, Lodos A.Ş.’ye Gold Standard sürecini yürütmek üzere danışmanlık hizmeti veren Ceres firması ortağının Temmuz 2014’te, Gold Standard Vakfı’nın Türkiye temsilciliği görevine part time olarak getirildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Değerlendirmelerinde tarafsız olması beklenen Vakıf’ın, etik olmayan bu durum karşısında sorduğumuz sorulara yazılı bir yanıt verip vermeyeceği ise merak konusudur. Konu bizler için üst uluslararası kuruluşlara yansıtılacak kadar önemli ve vahimdir.
Bu durum ve Vakıf’a gönderdiğimiz tüm bildirimler, başta WWF ve Greenpeace olmak üzere, yenilenebilir enerji sertifikasyon kuruluşu olması nedeniyle Vakıf’ın destekçisi olan STK’ların Merkez ve Türkiye Ofisleriyle bilgilendirme ve uyarı amaçlı paylaşılmıştır.
WWF Türkiye Ofisinin Kent Konseyine gönderdiği 10 Şubat 2014 tarihli yazıda özetle, “Biyolojik çeşitlilik açısından ülkemizin önemli yerlerinden biri olan Karaburun’daki RES projeleri ile ilgili kaygıların WWF tarafından da paylaşıldığı, konu ile ilgi olarak Gold Standard Vakfı ile temasa geçildiği, Vakfın da bu kaygıları tesbit ettiği ve Gold Standard temel ilkelerine uyum sağlanmadığı takdirde projenin sertifikaya hak kazanamayacağının proje sahibi şirkete iletildiğinin bildirildiği” ifade edilmiştir. WWF Türkiye’ye bu duyarlı yaklaşımı için teşekkür ederiz.
– ÇED Süreçleri: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği 2005 yılında RES projelerini tümüyle “Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi-(Ek:II) ‘nde değerlendirirken, 2008 Temmuz ayında yapılan değişiklikle 10 MW ve üzeri RES’ler bu kapsama alınmıştır. Söz konusu Yönetmelikte Haziran 2011’de yapılan değişiklikle “Kurulu gücü 75 MWe ve üzeri RES’ler “, Kasım 2013’te yapılan değişiklikle de “Türbin sayısı 20’nin üzerindeki RES’ler” Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi’ne (Ek:I) alınmıştır. Böylece, RES’lerin çevreye olumsuz etki riski bir ölçüde kabul edilmiştir.
Hal böyleyken, Karaburun Yarımadasında inşaaları 2011 yılından sonra başlamış, hatta henüz başlamamış olan RES projeleri, 2008 yılından önce aldıkları “ÇED Gerekli Değildir” raporlarını kullanmakta, hatta kapasite artışlarını bu raporlara dayandırmak istemektedir.
Bu uygulamanın, firmalar adına kazanılmış hak olarak değerlendirilmesinin bedeli, binlerce yıllık doğanın, yaban hayatının ve yüzlerce yıllık kadim kültürün kaybolmasıdır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, Çalık Rüzgar Enerjisi Elektrik Üretim Ltd. Şti’nin “Sarpıncık RES” ve Ayen Enerji’ye ait “Mordoğan RES” projelerinin kapasite artışı için ÇED süreci başlatılmıştır.
10 Nisan 2014 tarihinde “Sarpıncık RES” projesi, 26 Haziran 2014 tarihinde Mordoğan RES projeleri “Halkın Katılımı Toplantı”ları yerel halk, Muhtarlar, Karaburun Kent Konseyi, Belediye Meclisi üyeleri, yerel STÖ’leri ve EGEÇEP’in de katıldığı protestolarla yapılmamıştır. İtiraz gerekçelerimiz Karaburun Belediye Başkanlığı ve Kent Konseyi tarafından ilgili kurumlara iletilmiştir.
-İmar İzinleri:
İzmir İl Genel Meclisi’nin, Yaylaköy Muhtarı, Yaylaköy halkı ve Karaburun Kent Konseyinin de katıldığı, 7 ve 24 Mart 2014 tarihlerinde yapılan toplantılarında Enda Holding “Yaylaköy RES Projesi” imar planı revizyon talebini “…mevcut RES’lere ilave olarak yapılacak olanların, Yarımadada ileride telafisi mümkün olmayacak zararlara sebep olması söz konusu olacaktır…” gerekçesi ile oy çokluğuyla red etmiştir.
Karaburun Belediye Meclisi 07 Mart 2014 tarihinde yapılan toplantısında, yine Enda Holding’e ait “Mordoğan RES Projesi” imar planı talebini, “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı İlanı süreci de dikkate alınarak, ertelenmesine” oy çokluğuyla karar vermiştir.
Lodos A.Ş.’ne ait, Karaburun RES Projesi’nin Yaylaköy üzerinde 83 türbin için ilave ve revizyon imar planı talebi, İzmir İl Genel Meclisi’nin 24 Mart 2014 tarihinde yapılan toplantısında yeterli çoğunluk sağlanmayarak gündemden düşürülmüştür. Şimdi karar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nindir. Bu süreçte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da doğal SİT alanı olmayan bölgelerde de imar izini verdiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Karaburun Kent Konseyi’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, İmar, Çevre ve Hukuk Komisyonlarına ve Çevre Bakanlığının ilgili Genel Müdürlüklerine gönderdiği yazılar ile, Karaburun Yarımadasındaki RES’lerin durumu aktarılmış ve ağır çevresel ve sosyal etkileri olan bu yatırımlara, toplam ve çarpan etkileri de gözönünde bulundurularak, başta imar izinleri olmak üzere izin verilmemesi talebimiz yinelenmiştir.
Hukuki Süreç
Lodos A.Ş. Karaburun RES projesi ile ilgili olarak 252 km2 ve 166 türbin için verilmiş 05/05/2005 tarihli ÇED Gerekli Değildir kararının ve 18.08.2011 tarihli “üretim lisansı”nın iptali için hukuki süreç başlatılmıştır. Davacılar, türbinlerle çevrelenen Yaylaköy sakinleri, Karaburun Yarımadası 13 köy ve mahalle muhtarlarının üyesi olduğu Çevre Kültür ve Turizm Birliği ile Karaburun Kent Konseyi temsilcilerinden oluşmuştur. Davamızı gönüllü olarak üstlenen “Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları” (ÇEHAV) ‘na çok teşekkür ediyoruz.
Tüm bu süreç,
• Köy toplantılarıyla, Belediye Meclisi toplantılarıyla, Kent Meclisi Toplantılarıyla yürütülüyor.
• Yazışmalarla, raporlarla, Yerel Yönetimler, Muhtarlar ve Kent Konseyinin katıldığı İzmir ve Ankara’da yapılan toplantılarla yetkili kuruluşlara aktarılıyor.
Farkındalık Yaratma ve Kamuoyu Desteği
Yaşam Hakkı mücadelesinin yalnızca Karaburun’da ve yalnız Karaburun için olamayacağını biliyoruz.
-“Karaburun’a İyi Bak” Çevre Buluşması: 17-18 Ağustos 2013 Türkiye’nin dört bir tarafından gelen yaşam hakkı savunucularıyla, 200 araç konvoyuyla köylere gittik. Talana hep birlikte tanık olduk. Köyleri dinledik. Buluşmanın 2. Günü mücadele yolları konulu panel yapıldı. “Karaburuna İyi Bak ” Buluşmasını bu yıl “Koruyarak Kalkınma” başlığıyla Aralık ayında yapmayı planlıyoruz.
-İmza Kampanyası: Muhtarlar ve Kent Konseyinin ortak çalışmasıyla, “Yarımadaya Acil Koruma-Hemen Şimdi” sloganıyla toplanan 2500 ıslak imza, Belediye Başkanlarının da katılımıyla yapılan basın açıklamasının ardından Ankara’ya muhataplarına gönderildi. Kampanya aynı sloganla change.org’da yürütüldü. Türkiye’den ve yurtdışından 25.000 destekçinin imzaları da muhataplarına iletildi.
Yazılı Basın/TV ve Radyo Programları :Hayat TV, IMC TV, CNNTÜRK, SKYTÜRK, çevre programlarında Karaburun’daki doğa katliamına ilişkin programlar yapıldı. Ege Üniversitesi TV, Açık Radyo, TRT 1’de canlı yayınlarda sorunlar ve korunma gereksinimi aktarıldı. Karaburun’un mücadelesinin her aşamasını yazılı basınla paylaşmaktayız.
Diğer Sivil Yapılarla İlişkiler: RES’lerin tahribatını yerinde görmek isteyen Ayvalık Platformuyla Yaylaköyü ziyaret ettik, deneyimlerimizi paylaştık. Kırklareli DAYKO toplantısında, İstanbul Park Forumlarında, Türkiye Kent Konseyi Platformu toplantısında sunumlar yapıldı.
BÖLGE İÇİN ÇOK YOĞUN RES PROJELERİYLE İLGİLİ ÇABAMIZ VE TALEBİMİZ ,
• İNŞAATINA BAŞLANMAMIŞ RES PROJELERİNİN YATIRIMLARA VE KAPASİTE ARTIŞLARINA İZİN VERİLMEMESİ,
•
• RES’LERİN DENETLENMESİ, NEDEN OLDUKLARI ZARARLARIN ASGARİYE İNDİRİLMESİ VE TAZMİNİ İÇİN YEREL AKTÖRLERİN DE KATILACAĞI BİR SİSTEMİN OLUŞTURULMASI,
•
• YERLEŞİMLERİN ÇOK YAKININDAKİ TÜRBİNLERİN KALDIRILMASI,
• YATIRIMLARIN TOPLAM VE ÇARPAN ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE “ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARLARI”NIN İPTALİ,
• RES YATIRIMLARININ ÇEVRE/İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN STANDARTLARININ OLUŞTURULMASI,
ODALARDAN BEKLEDİĞİMİZ;
• İNŞAATINA BAŞLANMAMIŞ RES PROJELERİNİN YATIRIMLARA VE KAPASİTE ARTIŞLARINA İZİN VERİLMEMESİ,
•
• RES’LERİN DENETLENMESİ, NEDEN OLDUKLARI ZARARLARIN ASGARİYE İNDİRİLMESİ VE TAZMİNİ İÇİN YEREL AKTÖRLERİN DE KATILACAĞI BİR SİSTEMİN OLUŞTURULMASI,
• YERLEŞİMLERİN ÇOK YAKININDAKİ TÜRBİNLERİN KALDIRILMASI
• YATIRIMLARIN TOPLAM VE ÇARPAN ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE “ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARLARI”NIN İPTALİ,
• RES YATIRIMLARININ ÇEVRE/İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN STANDARTLARININ OLUŞTURULMASI,
GELECEK KUŞAKLARA TÜM ZENGİNLİKLERİYLE KORUNMUŞ BİR YARIMADA BIRAKABİLMEK İÇİN,
KARABURUN ENERJİ SAHASINA DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİ,
BU TALANI DURDURMAYA GÜCÜMÜZ VAR.
KARABURUN’U KORUMAYA VE YAŞATMAYA KARARLIYIZ.
KARABURUN KENT KONSEYİ