BALIK ÇİFTLİKLERİNİN İSTİLASINA UĞRAYARAK ADETA ÇÖPLÜĞE DÖNÜŞEN GERENCE KÖRFEZİ’NDEN SONRA ŞİMDİ SIRA KÖRFEZİN HEMEN AĞZINDAKİ KARA ADA, KÜÇÜK ADA, TOPRAK ADA VE ÇEVRESİNE Mİ GELDİ?
KÜÇÜKBAHÇE KARA ADA AÇIKLARINI KEMAL BALIKÇILIK İÇİN UYGUN ALAN OLARAK BELİRLEDİĞİNİZDE KİMDEN İZİN ALDINIZ?
İSLETMENIN ÖNE SÜRDÜĞÜ AKINTI YÖNU GÜNEYDEN KUZEYE DEĞIL, AÇIKTAN KIYIYA YANİ KUZEYDEN GÜNEYEDİR.
MERCAN BOĞAZINDA HAKİM RÜZGAR VE AKINTI, AÇIKTAN KIYIYA DOGRU OLMASI NEDENİYLE TESİSLERİN ARTIKLARI KIYIYA DOĞRU HIZLA TASINACAKTIR. YAŞAMIN OLDUĞU BU ALAN GÖRMEZDEN GELİNİP, KİMİN/KİMLERİN ÇANAĞINA SU TAŞINMAKTADIR.
ÖÇKA İLAN EDİLEN YARIMADAYI KİMDEN/KİMLERDEN KORUYALIM?
Karaburun Yarımadasının batısında, özellikle Gerence Körfezini içine alan 5 ve 6 No’lu alan ile Karaburun Merkez/Mordoğan arasını içine alan 4 No’lu alanın, 2008 yılında “potansiyel balık yetiştiriciliği alanı” olarak ilan edilmesiyle, Yarımada, içerdiği doğal değerler, yerelin sosyo-ekonomik sürdürülebilir yaşamı ve koruma altında olup tüm dünya için bir vazgeçilmezlik taşıyan denizel varlıkları için, karanlık bir süreç başladı.
Geçtiğimiz yıllar içerisinde, çeşitli yeni balık çiftliği kurulumu ve kapasite artırımı ÇED süreçleri nedeniyle, dile getirdiğimiz itirazlarımız ve gerçekleşmesinden çekindiğimiz olumsuzlukların artık, gerçekleşme aşamasında olduğunu düşündüren ilk işareti, 2017 yılında Agromey projesi ile aldık.
Agromey Projesi ile Küçükbahçe Köyü Mevkiindeki 352.800 m² denizalanını kapsayan üç adet su ürünleri yetiştiriciliği tesisi ( Egemarin- A.Erhan Bir, Egemarin -Seferkaya, ve Ege Marin-Elektrosan) alanlarını 11 kat arttırarak Karaburun Merkez-Kaynarpınar arasına 387 hektarlık deniz alanına (Agromey 1, Agromey 2 ve Agromey 3 olarak) taşınma kararı almıştı.
Yarımada halkının yoğun tepkisi, Karaburun Belediyesi, Muhtarlıklar, Karaburun Kent Konseyi ve STK’ların karşı çıkışlarıyla ve taşınılmak istenen alanda balık yetiştiriciliğine olanak tanımayan birden gelişeveren fiziksel ortam ( Beggiatoa bakterisi varlığı ) nedeniyle süreç Bakanlık tarafından sonlandırılmıştı.
Mart 2019’da ise Kemal Balıkçılık Ltd. Şti’nın, eski yerini terk ederek, KaraAda açıklarına taşınma talebi, İzmir Valiliği tarafından olumlu bulunup, taleple ilgili süreç başlatılmıştı.
Balık çiftliklerinin civarında yaşayanların şikayetlerini ve açılan davaları yıllarca görmezden gelen firmaların, aniden taşınma kararları alarak yeni yer peşine düşmeleri, bize bulundukları yerlerde yıllarca süren, yenilmeyerek dipte çözünen balık yemlerinin ve balık dışkılarının, fiziksel ortamı artık balık yetişemez duruma getirdiğini ve deniz çayırlarının tahribi sonucu sudaki oksijen oranını, yaşam değerlerinin altına indirdiğini düşündürüyor.
Bilindiği gibi, yerel geçim kaynaklarından olan kıyı balıkçılığı ve dalyan balıkçılığının sürdürülebilir olması için, yavru balıkların besin kaynağı ve barınağı olan deniz çayırlarının tahribata uğramaması, yaşamsal öneme sahip.
Yarımada kıyıları ve bölgedeki küçük adalar, dünyanın en nadir memelileri arasında yer alan ve Türkiye’nin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmeler ( Bern ve Barselona ) kapsamında koruma altında olan Akdeniz Foku’nun (Monachus monachus) kalan son üreme ve yaşam alanlarından. Balık çiftlikleri, beslenme peşindeki Akdeniz Fokları için kolayca bir çekim noktası olmakta ve karnını doyurmak isteyen Akdeniz Foku ile gelir sağlama peşindeki “balık yetiştiricisi firma” arasında, yaşamsal bir çelişki yaşanmaktadır. Bölgede birçok kez yaşanan Akdeniz Foku ölümleriyle bu çelişki keskinleşmektedir.
Deniz Botaniği ve Hidrobiyoloji uzmanı Sayın Prof. Dr. Berrin DURAL ‘ ve ekibinin “DENİZ BİTKİLERİ ALARMDA – (Kritik Bölge İzmir Kıyıları) başlıklı bilimsel çalışmasında;
“Yerkürede canlı varlığının devamı için oksijene gereksinim var ve yerkürede oksijen üretiminin büyük kısmı, karasal alandaki yeşil bitkiler gibi fotosentez yapan deniz çayırları tarafından yapılıyor. Bu alanlar, balıkların üreme ve beslenerek büyümelerine hizmet eden temel barınma ve beslenme alanları. Aynı zamanda, denizel alanda besin zincirinin ilk halkası. Güçlü kökleriyle deniz tabanında erozyona engel olurken deniz suyunu filtreleyerek, temizleyen bir işlev de görüyorlar. Deniz çayırları, Foça kıyılarında % 10-30, Ildır ve Gerence Körfezi ve çevresinde % 40-50, balık tesislerinin bulunduğu alanda %100, Çeşme Yarımadası güneyinde Mersin Koyu çevresinde %50-60 ve taşınan balık çiftliklerinin terk ettiği alanda %100 oranında tahrip olmuş durumda. Ülkemiz ekonomisi için oldukça önemli olan balık üretim tesisleri, bir o kadar da çevre düşmanı. …Tesisler korunaklı ve bol akıntılı alanlarda sağlıklı ürün verebilmekte. Oysa, hem korunaklı hem bol akıntılı alan denizin doğasına aykırı. Koy körfez gibi korunaklı alanlarda su derinliği az, akıntı hızı düşük olmaktadır. Bu durum, tesislerde kısa vadede (ortam kirlenene kadar) oldukça iyi, kirlendikten sonra tesisler için de balık sağlığı bakımından da büyük risk taşımaktadır. Bu durumda tesisler de ortam değiştirmek zorunda kalmaktadır. Kirlenen alan ise bir daha geri dönüşü olmayan (kendini yenileyemeyen) bir hale gelmektedir. Bunun sayısız örnekleri vardır. Sağlıksız sonuç verebilen fizikokimyasal yöntemler yerine, tüm dünyada ana yöntem olarak kullanılan deniz çayırlarının incelenmesi esas alınmalıdır” denmektedir.
Dural ve ekibinin bölgede yaptığı çalışmalar, son derece karanlık bir tabloyu gözler önüne seriyor. Deniz Çayırlarının Gerence körfezinde, konusunun uzmanı bilirkişiler tarafından izlenmesi ve yapılacak tetkikler, bu çok önemli denizel varlığın tahribat boyutunu ortaya çıkaracaktır.
Şimdi yetkililere soruyoruz;
Kemal Balıkçılık İhracat Ltd.Şti’ne ait Proje ÇED Başvuru Dosyasında “Kapalı koy ve körfez içerisinde gerekli kriterleri sağlayarak sürdürülen üretim faaliyeti, körfezde kurulu yazlık konut yönetimlerinin körfez içindeki yetiştiricilik tesislerinin kapatılması ve körfez dışına çıkarılmaları yönünde konuyu mahkemeye taşımaları ve istenmeyen faaliyet olarak görmeleri nedenleriyle tesisin körfez dışına açık denize taşınması kararı alınmıştır. Bu amaçla konuyla ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurulmuş, tesisin Karaburun İlçesi Karaburun Kara Ada Mevkii açıklarına taşınması yönünde görüş alınmıştır.”denmektedir.
Oysa aynı Dosyada tesisin en yakın kenarından kıyıya uzaklığı 0.11 deniz mili (200 metre) olarak belirtilmiştir. Görüldüğü gibi, söz konusu tesis “Kara Ada Mevkii açıkları”na değil, kıyının sadece 200 metre yakınına kurulmak istenmektedir. Ayrıca, bir özel şirket firmasının balık çiftliğini taşıyacağı yer konusunda görüş bildirmek T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevleri arasında mıdır?
Diğer yandan “tesisin körfez dışına açık denize taşınması kararı alınmıştır” ifadesi de, yanıltma amaçlı ve gerçeği yansıtmamaktadır. Zira bu tesisin kurulmak istendiği alan Kara Ada ile Küçük Ada arasında yer alan Mercan Boğazı üstünde kapalı bir koyda bulunmaktadır. Boğazlar ne zamandır “açık deniz” olarak tanımlanmaktadır? Halbuki, 24.01.2007 tarih ve 26413 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre ve Orman Bakanlığı tebliğinde kapalı koy ve körfezlerde balık çiftliği kurulamayacağı belirtilmektedir.
Söz konusu firmanın, tesisini Gerence Körfezi dışına taşımak istemesinin esas nedeni bu Körfez’de artık yaşamın can çekişmekte olduğu, kültür balıkçılığı için bile risk oluşturduğu gerçeği değil midir? Balık çiftliklerinin istilasına uğrayarak adeta çöplüğe dönüşen Gerence Körfezi’nden sonra şimdi sıra Körfezin hemen ağzındaki Kara Ada, Küçük Ada, Toprak Ada ve çevresine mi gelmiştir?
Gerence Körfezi’nin taşıma kapasitesi nedir? Konuyla ilgili ne zaman bilimsel bir araştırma yapılmıştır? Hangi kriterlere göre yatırım izinleri verilmektedir? Bölgedeki Akdeniz Foklarının sayısı nedir? Ada Martısı hangi Adalarda üremektedir? Diğer kuş türlerinin üreme dönemleri ve sayısal verileri nedir? Etki analizi neye göre yapılır ? Bölgedeki kümülatif etki ne zaman ölçülmüştür, sonuçları nelerdir? Denizel yaşam ve çiftlik ilişkisi incelenmiş midir?
Balık Çiftlikleri uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan deniz çayırlarını (posidoniaoceanica) ciddi boyutta tahrip ettiği gibi denizel biyoçeşitliliğe zarar vermektedir.
Deniz çayırları ve içinde barınan türler, balık çiftliklerinin yarattığı aşırı kirlilik ve oksijensiz kalan ortam nedeniyle ciddi zarar görmekte ve yok olmaktadır.
Kara Ada denizel çevresi dahil Karaburun Yarımadası denizleri “Akdeniz’in kirliliğe karşı korunması sözleşmesi” kapsamında koruma altına alınan deniz çayırları (posidoniaoceanica) bakımından zengindir. Bölgede balık çiftliği kurulması Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerine aykırıdır.
Deniz Çayırları Posidoniaoceanica toplulukları, Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında imzalanan Akdeniz’de Özel Koruma Alanları Ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol’ün eki “Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler “ Listesi’nde de yer almaktadır.
Söz konusu tesis kaynaklı kirleticilerin, akıntının da etkisiyle, 30 metreye kadar yayılım gösteren Deniz Çayırlarına ve denizel biyoçeşitliliğe geri dönüşsüz zarar vereceğini söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.
Karaya en yakın kenarı 200 metre olan Kemal Balıkçılık İhracat Ltd.Şti’ne ait balık çiftliğinden denize bırakılacak kirleticilerin, akıntıların da etkisiyle bölgeye yayılarak Deniz Çayırları ile denizel biyoçeşitliliği tahrip edeceği, bölgedeki turizm faaliyetlerini baltalayacağı, Akdeniz Foklarının yaşam alanlarına tehdit oluşturacağı açıktır.
Gün ve yıl üzerinden masa başında yapılan bu hesaplamaları yıllara yaydığımızda, Kara Ada kıyısal ve denizel alanı ile çevresini ürkütücü ve geri dönüşü olmayan bir ekolojik yıkımın beklediğini görmemek mümkün müdür?
Akdeniz Foku (Monachusmonachus) yaşam alanı söz konusu proje alanının içinde mi değil midir? Proje dosyasında; Rastlanması halinde “korunacağı söylenmektedir”! Akdeniz Foku evcil hayvan mıdır?
Balık çiftlikleri denizde kapladıkları alanlar, neden oldukları deniz kirliliği ve kıyı/deniz alanı faaliyetleri ile Akdeniz Foku’nu ve yaşam alanlarını tehdit eden ana unsurlar arasındadır.
Akdeniz Foku (Monachusmonachus)eylem planı çerçevesinde taraf ülkelerin gerekli tüm önlemleri almasını hükme bağlayan Öncelikli Eylem Alanları Protokolü Dikkate alınmadan Balık Çiftlikleri için “ÇED Olumlu” kararı verilmesi ülkemizin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu Bakanlık yetkililerine bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Dünya değeri olan Akdeniz Foklarının yaşam alanlarının korunması ülke sorumluğudur.
ÇED Başvuru Dosyası’nda da belirtildiği gibi Proje alanı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle ilan edilen Özel Çeve Koruma Bölgesi (ÖÇKB) ve de Askeri yasak bölge içinde kalmaktadır. Kemal Balıkçılık bu çıplak gerçeği “Projenin inşaat aşaması ağ kafeslerin proje alanına getirilerek montaj aşamasından ibarettir” ibaresiyle geçiştirmekte, önemsizleştirmeye ve gözlerden saklamaya çalışmaktadır.
Karaburun ÖÇKB sadece karasal alanları değil denizel ve kıyısal alanları da kapsamaktadır. Söz konusu Kararnameye göre, ÖÇKB plan çalışmaları sonuçlanana kadar bu bölgede herhangi bir kuruluş, montaj, iskele kurulması ve benzeri her tür faaliyet/işlem Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ve hukuka aykırıdır; Bakanlık yetkililerine bu hususu da özellikle hatırlatmak isteriz.
Yukarıda özetleyerek açıkladığımız nedenlerle :
• Kara Ada Doğal SİT alanının hemen yakınında,
• Özellikle Çeşme çıkışlı turizm tekneleri ile amatör ve kıyı balıkçılarının faaliyet gösterdiği, açık denizi bırakın, kapalı koyların hemen önündeki dar Mercan Boğazı bölgesinde,
• Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış olan Deniz Çayırları ile Akdeniz Foku’nun yaşam alanları üstünde,
• Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Özel Çevre Bölgesi ilan edilen bölgede, söz konusu Kararnameyi ve hukuku hiçe sayarak, ÖÇKB İlan edilen bölgelerdeki habitatın korunması için kirletici özelliği taşıyan mevcut su ürünleri yetiştiriciliği yatırımlarının kademeli olarak kaldırılması ve yeni kapasite artışlarına izin verilmemesi gerekirken,
Hukuksal olarak tartışmalı Su Ürünleri Yetiştirme Potansiyel Alanları dışında kalan bir alanda kurulmak istenen Kemal Balıkçılık İhracat Ltd.Şti.’ne ait 900 ton/yıl kapasiteli Su Ürünleri Yetiştiriciliği Tesisi Projesine izin veya ÇED Olumlu kararının verilmemesini ve bu Projenin iptal edilmesini talep ediyoruz.
Sonuç olarak; Karaburun Yarımadasında yaşayanlar olarak bizler, bölgemizin doğal değerlerinin gelecek kuşaklar ve dünya için öneminin bilincindeyiz. Karasal ve denizel alanlarımızda, daha çok kazanç için her şeyi göze alan yatırımcıların, hassas dengeleri bozmasına ve doğal habitatları geri dönüşü mümkün olmayan bir şekilde tahrip etmesine karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Gerence Körfezinin ve yarımadayı çevreleyen denizel alanın daha fazla kirlenmesinin önlenmesi ve denizin kendini temizlemesi, hassas doğal dengeleri kalanı kurtarmak amacıyla tekrar kurabilmesi için yetkilileri ivedilikle Karaburun Yarımadasını çevreleyen denizel alanda daha önce alınmış olan potansiyel balık yetiştiriciliği alanları ile ilgili kararı iptal etmek ve Yarımadanın ÖÇKB ilanının gereklerini yerine getirmek üzere acilen göreve çağırıyoruz…
KARABURUN KENT KONSEYİ