KENDİ KÖYÜNDE “TUTSAK” OLAN YAYLAKÖYLÜ UNUTMUYOR..
DAĞLARINA ZULÜM EDİLEN YAYLAKÖYLÜ HESAP SORUYOR..
YAYLAKÖYLÜLERİN BARINMA HAKLARI ELLERİNDEN ALINMAK İSTENİYOR
BARINMA HAKKI İHLALİ, TEMEL BİR İNSAN HAKKI İHLALİDİR.
YAYLAKÖY’DE HATALI “AFET BÖLGESİ İLANI” KARARINI KALDIRIN !..
Karaburun Yaylaköy’de bağıra bağıra gelen TALAN’ın boyutları hiçbir kural tanımayan yağmacı tavıra evrildi. Tırlar, vinçler, beton mikserleri, kamyonlar, kepçeler makilik alanlarda cirit atıyor. Santral noktalarına onlarca konteyner taşınıyor. Bozdağ’da tırlar için açılan yollar inşaat ve kepçe sesleriyle inliyor. 37 türbinin temelleri izinsiz atılıyor. Balıklıova’da taşınan türbin kanatları trafikte risk oluşturuyor.
Yaylaköy’de onca mahkeme kararı işletilmiyor,
Yaylaköy’de yangından mal kaçırılıyor,
Yaylaköy için yapılan suç duyuruları işleme alınmıyor,
Danıştay’ın kararıyla birlikte LODOS Elektrik Üretim A.Ş’nin hukuken geçerli ve yürürlükte olan bir üretim lisansı kalmamasına rağmen, firmanın geçerli bir üretim lisansı olmadığı sürece ÇED başvurusunda bulunması ve bu başvuruya ilişkin olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED sürecini başlatması, ÇED hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verebilmesi hukuken mümkün olmamasına rağmen yapılmaya çalışılan nedir?
Yatırımcı Firma, süren mahkeme nedeniyle kesinleşmemiş “ÇED Olumlu Kararına” rağmen, çalışmalarını kesmeyerek rezerv alanı ilan edilen Yaylaköy’de 9 türbinin yapılması planlanan alanında büyük bir tahribata neden olmuştur. Bunun hesabını kim verecektir? Hesap kuşa, arıya, keçiye, çobana mı kesilecektir?
Karaburun RES projesinin “ÇED OLUMLU” kararının iptali için 4. kez açtığımız davada; İzmir 3. İdare Mahkemesi (2018/491 Sayı ve 2019/1000 no.lu karar ile), kapasite artırımı amacıyla planlanan türbinlerden 9 (dokuz) adedinin yapılmak istenen alanın, davadaki bilimsel dayanak olan “Bilirkişi Raporu” ’nun tespitleri doğrultusunda flora ve ornitolojik açıdan doğru olmadığına dayanarak, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı” ‘nın hukuka uygun olmadığına karar vererek dava konusu “ÇED OLUMLU” kararını iptal etti.
Karaburun RES projesi Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer almaktadır. Bakanlık, Yaylaköy’de yapılan suç duyurularına projelere “olur” vererek yanıt vermiştir. Lodos Enerji A.Ş’nin gereksinimlerini karşılamak amacıyla alınmış ve hukuki tutarlılıktan yoksun olan bu karar, önceden çalınmış olan minare için, atanmış Bakan’ın Bakanlık Teşkilatı tarafından hazırlanan kılıftır.
Lodos Elektrik Üretim A.Ş, Yaylaköy’de doğa katliamına devam ederek geçerli yasalar nezdinde suç işlemeyi sürdürmektedir. Mahkeme kararı ile iptal edilen ÇED raporuna bir iki göstermelik ilave yaparak ve mahkemenin sakıncalı bulduğu konularda esaslı bir düzeltme yapmadan, 4. ÇED süreci için Bakanlığa tekrar başvurarak İDK toplantısında “yeni” ÇED raporunu onaylatmıştır. Usulde hatalarla dolu olan bu toplantı şaibelidir.
Yaylaköylüler RES istilasını tüm koşullarıyla yaşarken, 14.01.2019 tarihli T.C Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle AFETE MARUZ BÖLGE ilanıyla karşı karşıya geldiler.
67 yıl önce olmuş, ve daha sonra hareketliliğin durduğu ve artık bir tehlike arz etmediği, devlet kurumlarınca saptanmış, kısıtlı bir alandaki heyelanın bulunduğu Yaylaköy’ün tamamının Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Afete Maruz Bölge ilan edilmesi; kim/kimlerin işine yarar?
Bu sorunun yanıtı; Yıllardır, Yaylaköyde yaşayanların yaşam alanını işgal eden ve genişleme çabasında olan, Bakanlık tarafından verilen ÇED olumlu kararları, Karaburunlu yurttaşlar tarafından 3 defa mahkemede iptal ettirilen, bir defa da üretim lisansını kaybetmekle yüzleştirilen Lodos Elektrik Üretim A.Ş’dir.
Lodos Elektrik Üretim A.Ş’nin Yaylaköy’deki heyelanın yapanı olduğunu düşünüyor, Yaylaköylüleri “takoz” gördüğünü biliyoruz.
RES Projeleriyle talan edilen Yaylaköy’ün bir de heyelan riski bahane edilerek Yarımada haritasından silinmesine, nadir doğasının, yaban hayatının, tarım, mera ve alanlarının, kadim kültürünün kısacası yaşamın yok sayılmasına rıza göstermeyeceğimizin bilinmesini isteriz.
Yaylaköylüler asırlık kadim kültürleriyle bu yarımadada yaşamaya dün ve bugün olduğu gibi yarın da devam edecekler.
Biz Karaburun’da yaşayan yurttaşlar olarak, T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, doğaya karşı hoyratça tahrip edici davranışlarda bulunanları cesaretlendirici etki yapacak olan, yukarıda bahsedilen ÇED sürecinin sonlandırılmasını ve Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi ÖÇKB Yönetim planının hazırlanması sürecini başlatarak, doğal değerlerin tahribatını önlemek üzere gerekli rezerv alanları, hassas alanlar ve yarı hassas alanların saptanması sonuçlanıncaya kadar, Yarımadada hiçbir yatırıma izin vermemesini istiyoruz.
Bu yapılmadığı takdirde, Karaburun Yarımadası ve Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesinde, korunmaya değer ve tahrip edilmemiş bir şey kalmayacağı kuşkusunu kuvvetle duyuyoruz.
Yaylaköy halkı, yüzyıllardır yaşadığı köyünü, evlerini, yaşam alanlarını ve atalarının mezarlarını, hiçbir bilimsel geçerliği olmayan kararlarla terk etmeye zorlanamaz.
Barınma hakkı, en temel insan hakkıdır.
Yaylaköy ‘de yaşayanlara hiçbir yararı olmayan, aksine barınma haklarını ve doğuracağı sonuçlarla belki de yaşam haklarını ellerinden alacak “Afete Maruz Bölge” kararı ivedilikle kaldırılmalıdır. Yaylaköy’deki hak ihlaline karşı, Türkiye halkını dayanışmaya çağırıyoruz.
Biz Karaburunlu yurttaşlar olarak, her türlü yasal hakkımızı, dün olduğu gibi bugün de kullanmaya devam edeceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.
KARABURUN YURTTAŞ DAVACILARI / KARABURUN KENT KONSEYİ