2 Temmuz 1993 te Sivas’ta Madımak Otelinde yakılarak katledilen 33 canın acısı yüreklerimizde. O gün yaktıkları ateş yakıyor bizi hâlâ. Cumhuriyeti yıkmak isteyen, örgütlü güçlerin kışkırttığı, şehir dışından devşirilip getirilen bir grup meczup, önce olanca nefretleriyle, Pir Sultan Abdal heykelini taşladılar. Şiirin yöresinde, Pir Sultan’ın sözüne, sazına, siluetine dayanamadılar. Heykeli parçaladılar. Parçalanan heykel ertesi gün kaldırıldı meydandan.
Saldırıyorlar insanlara, taşlıyorlar toplantılarını, şenlik yapılamıyor, engelliyorlar. Yetmedi, gözü dönmüş, şartlandırılmış güruh olayların dinmesini beklemek için kaldıkları yere sığınan insanları katletmek için toplandı Madımak Otelinin önünde. Şeriat çığlıkları atıyorlardı,
gittikçe sayıları arttı, onlar çoğalırken Devletin Güvenlik Güçleri azaldı, ve sonunda Ankara dan gelen talimatla da çekildi. Tezgah kurulmuştu Özel Harp Dairesinde. Ateşe verdiler, yaktılar oteli, savunmasız, korumasız 33 Can Hak ka yürüdü. 33 Can, aydın, şair, yazar, karikatürist, sanatçı, öğretmen, öğrenci, çocuk her yaştan insan katledildi. Yitirdiğimiz canların devri daim olsun.
Dönemin iktidar sahipleri olayı hafifletmeye geçiştirmeye çalıştılar. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.” dedi. Dönemin Başbakanı Tansu ÇİLLER “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.” dedi. Hükümet ortağı partinin lideri, Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İNÖNÜ de “ne yapayım yetkim yoktu” dedi. Devlet kendisinden beklenen duyarsızlık içinde katliamı örtbas etme, kapatma gayretine girdi.
Düzmece kurulmuş mahkemelerde sözüm ona yargılandı, onlarca zanlı. En hafifinden cezalar verildi, itiraz edildi yeniden yargılandılar yine değişmedi hiçbir şey. Bu zaman içinde serbest bırakılanlar oldu, katliamın sorumlusu olarak yargılanan – haklarında idam hükmü verilenler kaçtılar, kaçırıldılar. Sonra da davaları zaman aşımından düşürüldü 2012 de. Sanıkları savunan avukatlar vardı elbette, en baştaki Refahyol Hükümetinin Adalet Bakanı olan Şevket Kazandı. Sanıkları savunan 26 avukatın içinden Saadet Partisi ve AKP den milletvekili olan bakan olanlar çıktı zaman içinde.
Evet 30 yıl geçti üzerinden ama bizim yangınımız sürüyor hâlâ. Madımak Katliamını asla Unutmayacağız Unutturmayacağız. Yitirdiğimiz canların devri daim olsun.
Laik Cumhuriyet’e, Atatürk’e, Devrim ve İlkelerine karşı olanlar bu gün de kendi söylemleri ile “dindar ve kindar nesiller yetiştirme” politikalarını, çabalarını arttırarak sürdürüyorlar. Son olarak İzmir ve Eskişehir de başlayarak ilkokul, ortaokul ve liselere “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” projesi ÇEDES kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlükleri ve İl Müftülük leri arasında yapılan protokolle “manevi danışmanlık” hizmeti görecek imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu yöneticisi atandı.
Bu uygulama ile yapılmak istenilen, Cumhuriyeti, Atatürk İlke ve Devrimlerini ortadan kaldırma, silme, intikam almadır. Cemaatler okullara taşınacaktır. Okullarımız sıbyan mekteplerine, Osmanlı medreselerine dönüştürülecektir. Bu çağdaş eğitim anlayışına, Laiklik ilkesine aykırıdır. Bizler, içimizde süren yangın ile böylesi dayatmalara, okullarda verilen tek mezhepçi zorunlu din dersi uygulamasına karşıyız, asla kabul etmeyeceğiz, anayasal haklarımızı kullanarak bu çağ dışı uygulamaya karşı duracağız asla boyun eğmeyeceğiz.