Karaburun Yarımadası ÖÇKA Çalışmalarını yürüten T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan İRİS GÖLÜ için ÖNEMLİ KARAR.

T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma (TVK) Bölge Komisyonu 20.12.2019 tarihinde toplanarak İris Gölü ile ilgili karar aldı. Kanalların ivedilikle kapatılmasını kararlaştıran komisyon, Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 9. ve 65. maddeleri kapsamında yetkili cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, Karaburun Kaymakamlığı ve Karaburun Belediye Başkanlığınca alanın eski haline getirtilmesine ve sonucunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilmesine oy birliğiyle karar verdi.

Okumaya devam et

İris Gölü İçin Acil Koruma !..

14 Mart 2019 tarihli 823 kararla, Karaburun Yarımadası ve Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi.

Karaburun Kent Konseyi; Karaburun Yarımadası’nda ÖÇKA ilan sürecini gecikmiş olarak görmekle birlikte olumlu olarak değerlendirmiş ve Karaburun Yarımadasının Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesine yönelik çalışmaların, bölgeye ilişkin bilgi ve deneyimlerden yaralanmak ve korumanın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla, yerel aktörlerin de katılımının sağlanarak, koruma alanlarının sahip olduğu doğal ve sosyo-kültürel varlıkların bulunduğu alanları da kapsayacak şekilde bütünsel bir yaklaşımla tanımlanması gerektiğini düşünmektedir.

Okumaya devam et

ÖÇKB İlan Edilen Karaburun Yarımadası’nda Ekolojik Tahribata Bakanlık İzin Veriyor

ÖÇKB İLAN EDİLMİŞ OLAN KARABURUN YARIMADASI’NDA EKOLOJİK TAHRİBATA BAKANLIK İZİN VERİYOR

Küçükbahçe Mahallesinde 300.000 m2 lik bir alanda kurulması planlanan Güneş Enerjisi Santrali (GES) ile ilgili olarak 19. 06. 2019 tarih ve 1040 sayılı dilekçemizle yaptığımız görüş ve itirazımız, T.C Çevre ve Şehircilik BakanlığıTabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü tarafından reddedilmiştir.

Söz konusu GES, ÖÇKB ilan edilen alanda olup, İris Gölü ile Küçükbahçe ’ye su sağlayan gölet arasındadır. Bir kenarından da, konut alanları ile komşudur. Elektrik Mühendisleri odası yayınlarına göre; Kapladıkları geniş alanlar nedeniyle Güneş Enerjisi Santralleri, çevrelerinde yoğun bir ışık yansıması yaratmakta ve ısıl dengenin bozulmasına neden olmaktadırlar. Yapılan ölçümlerle bu etkiler sonucu kuşların ve böceklerin öldüğü ve kuş göç hareketlerinin olumsuz etkilendiği tespit edilmiştir.
ÖÇKB ilanı ile ilgili T.C Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Karaburun Yarımadası’nda tüm imar faaliyetleri durdurulmuştur. ÖÇKB Yönetim Planı yapım aşamasında, doğal varlıklarla ilgili, rezerv bölgesi, hassas bölge, yarı hassas bölge tespitleri, gerekli alan çalışması sonucu saptanıp, ancak ondan sonra imar ile ilgili düzenlemeler yapılması gerekirken, imar ile ilgili kısıtlamalar sadece belediye imar alanları için uygulanır hale gelmiştir.

Okumaya devam et

Karaburun’a JES Yapılmaz

09.11.2019 tarihinde Eğlenhoca Köyü’nde 14.11.2019 tarihinde İzmir Valiliği tarafından kurulmak için ihale sürecine giren Jeotermal Kaynak Arama Projesi ile ilgili toplandık. Eğlenhoca Muhtarı ve Karaburun Kent Konseyi Başkanın açılış konuşmalarının ardından, 08.11.2019 tarihinde yine Eğlenhoca’da Karaburun Kent Konseyi ve Eğlenhoca Muhtarlığının organize ettiği toplantıda; Aydın Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP) Kızılcaköy, Yılmaz Köyü, Çine Yaşam Platformu (ÇİYEP) ve EGEÇEP Üyeleri’nin Ege Bölgesi’nde yaşanan JES süreci ve mücadelelerini anlattıkları kayıtlarımızı paylaştık. Karaburun Belediye Başkanı, Meclis Üyesi ve Muhtarlarımızın da katıldığı toplantıya, Karaburun, Saip, Kösedere, İnecik, Kaynarpınar ve Mordoğan’dan çok sayıda doğa dostu katıldı. JES’ler ile ilgili görüşlerin paylaşıldığı toplantı sonucunda; Karaburun Yarımadası’nda Jeotermal Kaynak Arama Projelerine geçit vermeme ve Yarımadalılar olarak 13.11.2019 tarihinde İzmir’de yapılacak olan basın açıklamasına geniş katılımla katılma kararı alındı. YAŞAM ALANLARIMIZI JES’LERE TESLİM ETMEYECEĞİZ. KARABURUN KENT KONSEYİ

Gelinen aşamada onaylanan projelerle; Karaburun Yarımadası’nda yaşanan ve “temiz enerji” adı altında yürütülen talanın ödüllendirilmesi süreçleri yaşanıyor…

AB Sivil Toplum çalışmalarına bilindiği gibi proje desteği veriyor. RES şirketlerinin avukatları tarafından kurulan “Çevreci Enerji Derneği” AB’den proje için maddi destek aldı. Dernek, Yerel STK’lar Hibe Programı” kapsamında yürütülen “Sürdürülebilir Çevre ve Enerji” adlı proje çerçevesinde “ÇED Davaları” konulu atölye çalışmaları düzenliyor.
Bu kapsamda; İzmir’deki STK’ların katılımına açık olan bu atölye çalışması, 25 Ekim Cuma günü saat 14.00-17.00 saatleri arasında Kaya Prestige Hotel – Konak /İzmir’de gerçekleşecek.

Okumaya devam et

 

JEOTERMAL KAYNAK ARAMA SONDAJI PROJESİ HK GÖRÜŞ VE İTİRAZLARIMIZI KURUMLARLA PAYLAŞTIK.

Proje dosyasındaki haritadan da görüleceği üzere, projenin kapladığı alanın Yarımada ölçeğindeki nicel büyüklüğü ve bu alanın niteliği açısından Karaburun Yarımadası için kritik öneme sahip olduğu açıktır. Bu çerçevede, proje raporuna ilişkin görüş ve itirazlarımız aşağıda özetlenmiştir.

Proje dosyasının incelenmesinden, Proje alanının, Sarpıncık- Mordoğan arasında kıyı şeridinden başlayarak yerleşim alanları ve SİT alanlarını da kapsayacak şekilde Karaburun İlçesinin İzmir Körfezine bakan bölgesini de tümüyle içine aldığı görülmektedir.

Sahip olduğu doğal değerler, zengin ve nadir biyolojik çeşitliliği nedeniyle Bakanlığınız tarafından ÖÇKA İlan Teklif Raporu hazırlanan Karaburun Yarımadasının flora ve fauna varlığı, söz konusu Poje raporunda genel olarak İzmir bölgesi verileriyle üstün körü hazırlanmıştır. Projede, “Proje yerinin flora ve fauna elemanlarının belirlenmesi amacıyla 2013 yılı Nisan ayı içerisinde Uzm. Biyolog Alev YÜCEEL VURAL tarafından gerçekleştirilen arazi incelemesi, yöre halkından alınan bilgiler ve mevcut literatür araştırmaları ile karasal ekosistemdeki bitki ve hayvan türleri incelenmiştir” denilmektedir. (sh. 28). Bu konudaki görüş ve itirazlarımız şöyledir:
1. Bu inceleme kaç gün içinde yapılmıştır?
2. Sadece 2013’ün nisan ayı içinde yapıldığı söylenen bu inceleme “proje yeri ve yakın çevresi”nin “flora ve fauna envanterini” çıkarmak için yeterli midir?
3. “Proje yeri ve yakın çevresi”nin “flora ve fauna envanteri”ni çıkarabilmek ve “biyolojik çeşitliliğini araştırmak ve ekolojik özelliklerini tespit” edebilmek için, bu sözde incelemenin 4 mevsim üzerinden yapılması gerektiği açıktır.
4. “bulunma olasılığı olan bitki türlerini içeren tablo…” (sh. 31) ve “proje alanı ve yakın çevresinde 2 endemik türün bulunması muhtemeldir”, “yukarıdaki tablolarda verilen fauna türlerinin…alanın dışına kaçtığı söylenebilir” (sh. 35), “Ancak uygun habitatları daha gerideki alanlarda da bulabileceklerdir” (sh. 35). İhtimaller, öznel istekler ve temenniler üzerinden yapılan değerlendirmelerin ciddiyeti, gerçekçiliği ve bilimselliği var mıdır?
5. Flora ve fauna başlıkları altında sunulan veriler, Uzm. Biyolog Alev YÜCEEL VURAL tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen arazi incelemesi ve yapılan değerlendirmeler, proje yeri ve çevresine ait değildir; genele ait verilerdir. Bir başka deyişle, söz konusu veriler ve bunlara dayanarak varılan sonuçlar yok hükmündedir.
6. Dolayısıyla, gerek ilgili kurumların verdikleri onaylar gerekse Bakanlığın verdiği ÇED sürecini başlatma kararı gözden geçirilmeli, proje yeri ve çevresine ilişkin Flora-Fauna-Vejetasyon incelemesi bakımından eksik olan Proje dosyasının Proje sahibi tarafından tamamlanmak üzere geri verilerek ÇED sürecinin durdurulması gerektiği açıktır.
7. Sadece bu nedenle bile, söz konusu Projenin, bu haliyle kabul edilmesi mümkün değildir ve hukuksal sonuçlar doğurabilecek niteliktedir.

Proje alanı ve sondaj alanları 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planına göre Çayır-Mera alanı olarak tanımlanmıştır.

Proje alanı Sarpıncık, Hasseki, Karaburun Merkez, Saip, Ambarseki, Kösedere, Eğlenhoca, İnecik ve Mordoğan Mahallelerini içine almaktadır.

Sondaj alanları yerleşim alanlarının içindedir. Proje dosyasında sondaj noktalarının en yakın evlere mesafesi Saip Mahallesinde 225m. (Sondaj-1), Bozköy 150m. (Sondaj-2), Eğlenhoca 220 m. (Sondaj-3) ve Hasseki 470m. (Sondaj-4) [Tablo 23 syf.26] olarak verilmiştir.

Şimdilik 4 adet olarak belirtilen “Proje konusu olan Jeotermal Kaynak Arama Sondajı” “uygulama ve değerlendirme alanlarından hangisi/hangileri için, bir başka deyişle hangi kullanım amacıyla yapılacağı açıkça belirtilmemiştir. Bunlardan her birinin, mevcut ve imar/iskan planlarında belirtilen yerleşim alanları ile doğal çevre ve biyoçeşitlilik vb üstündeki etkileri farklı olacağından sondajların kullanım amacı/amaçlarının açıkça ifade edilmesi gerekmektedir.

Her bir sondajda 800 m derinliğe kadar istenen özelliklerde jeotermal kaynak bulunmadığı taktirde proje sahibinin daha da derine inebilmesi için, işbu projenin yenilenmesi gerekmektedir. Oysa Proje dosyasında bu konuya ilişkin hiçbir öngörü veya durum tesbiti yoktur.

“Proje konusu faaliyetten dolayı sondaj sıvısı olarak bentonit, kostik soda, CMC lignosülfanat, barit, spot-w ve su kullanılacaktır… gerekli tüm tedbirler alınacaktır” (Sh 12). Oysa EK 11 de Malzeme güvenlik formu olarak sadece bentonitle ilgili bilgiler verilmiştir. Kostik soda, CMC lignosülfanat, barit, spot-w ilgili bilgiler yer almamaktadır. Ayrıca bu tedbirler nelerdir ve “gerekli” olup olmadığının parametreleri nelerdir?

“Üretime başlanmadan bitkisel toprağın olduğu kısımlarda sıyırma işleme yapılacaktır” (sh. 13). Sıyrılacak bitkisel toprağın, vasfını kaybetmeden tekrar kullanılabilmesini sağlayacak depolama/koruma önlemleri nelerdir? Ve bu toprak, sondaj çalışması bittikten sonra kullanılmak üzere, nerede depolanacaktır?

“Projenin faaliyet aşaması sırasında su kaynaklarına olası etkilere karşı, 30.11.2012 tarih ve 28483 sayılı ‘Yüzeysel Su Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği’ hükümlerine uyulacak ve gerekli tedbirler alınacaktır” (sh. 15). Proje çalışmalarına başlanmadan önce, sondaj sahalarında, Yarımada’da zaten kısıtlı olan su kaynaklarının olup olmadığı konusunda bir çalışma/arama yapılmış mıdır? Alınacağı belirtilen “gerekli tedbirler” nelerdir?

“Söz konusu akışkanın debisinin 40 lt/sn’den fazla olması durumunda, akışkan kontrollü bir şekilde havuz hacmini geçmeyecek şekilde depolanacaktır” (sh. 17). Bunun nasıl olacağı, “kontrollü” denirken bunun ne anlama geldiği belirtilmediği gibi artı debinin, 40 lt/san’ye göre düzenlenen havuz hacmini aşarak depolanamayacağı açık değil midir? Artı debinin, depolanamadığı taktirde, çevreye, toprak yapısına, yüzey suyuna yayılarak büyük zarar vereceği açıktır.

Jeotermal akışkanın alıcı ortama deşarj edilmemesi için alınacağı belirtilen “tüm tedbirler” nelerdir? Alıcı ortam üstünde geri dönüşsüz olumsuz zararlara yol açabilecek bu olasılığın gerçekleşmesi durumunda alınması gereken tedbirler sadece ruhsat sahibinin iradesine/takdirine bırakılabilir mi?

Sayfa 23 de “d) Kullanılabilecek Teknoloji Ve Malzemelerden Kaynaklanabilecek Kaza Riski” başlığı altında “Sondaj esnasında beklenmeyen ani gaz çıkışlarına karşı kuyu ilerlemesi kontrollü ve kademeli olarak ilerleyecek, boşluklar betonlanarak doldurulurken casing borularla, muhafazalı olarak çalışılacaktır. Kuyu verileri anlık olarak incelenip değerlendirilerek bölgenin tektoniği yakından izlenecektir. Sondaj testinin olumlu olması halinde kuyu ağzı vana ile kapatılarak kontrol altına alınacaktır. Testlerin olumsuz olması halinde kuyu ağzı betonla kapatılacaktır” denilmektedir. Bölgede kullanma ve içme suyu ihtiyacı yeraltı suları ile karşılandığından, sondaj operasyonu sırasında geçilen tatlı su akiferi özelliğindeki formasyonların, bu formasyon dışındaki akışkanlar tarafından kirletilmemesi önem taşımaktadır. Sondaj operasyonunda, akış testleri sırasında ve kuyu terk aşamalarında bu konuda alınacak önlemler detaylı bir şekilde raporda ele alınmamıştır.

“Dolayısıyla yeraltı suyu beslenmesi kışın olmaktadır” (sh. 27). Ruhsat sahibi, sondaj çalışmalarının kış aylarında yapılmayacağını taahhüt etmiş midir?

“Faaliyet sırasında derelere civar tarım arazilerine ve yerleşim alanlarına zarar verilmeyecek can ve mal kayıpları gibi her türlü maddi ve manevi zarar ile ziyan işletmeci tarafından karşılanacaktır” (sh. 28). Bu ifadedeki “verilmeyecek” ve “karşılanacaktır” sözcüklerinin hiçbir hukuksal ve yasal karşılığı yoktur.

“Katı Atıkların Bertarafı” başlığı altında 42. sayfada “Ayrıca sondaj alanı içinde sondaj matkap grubunun çalışmasında kullanılacak sondaj çamurunun (kil + su karışımı) konulup devir daim yapılacağı (20m x 20m) 400m2 alanda, 3 m derinlikte çukur kazılacaktır. Çamur için doğal kil kullanılacak olup, su ve kil kaçağını önlemek ve sızdırmazlık sağlamak için çukur tabanı ve yanlarına jeomembran malzeme konulacaktır” denilmekte olup, terk sırasında kostik soda, CMC lignosülfanat, barit, spot-w katkılı bentonit bazlı sondaj çamurunun ne şekilde bertaraf edileceği belirtilmemiştir.

“…jeotermal akışkanların alındığı formasyona reenjeksiyonu için gerekli önlemler alınacaktır” (sh. 48). Bunların hangi önlemler olduğu Projede belirtilmemiştir.

“Reenjeksiyonun mümkün olmadığının bilimsel olarak ispatlanması durumunda” (sh. 48). Bunu, Poje sahibinin kendisi olmayacağına göre, bilimsel olarak kim ispatlayacak? Kimse ispatlayıcı girişimde bulunmadığı ve reenjeksiyonun mümkün olmadığı durumda, proje yeri ve yakın çevresinde, toprakta ve hava kalitesinde oluşacak zararların sorumlusu kim olacaktır?

“Faaliyet sırasında oluşabilecek esme tozunun, aşağıdaki önlemler alınması durumunda oluşmaması beklenmektedir” (sh. 48). Bu ifade, sanki proje sahibine ait değil de, bir gazetecinin yorumuna benzemektedir. Bu beyandan önlemlerin alınmaması ve alınsa bile beklenenin gerçekleşmeme olasılığının da olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, proje sahibi, neye istenirse oraya çekilebilen muğlak bir ifadeyle, oluşması muhtemel esme tozunun doğuracağı zararların sorumluluğundan kaçmayı amaçlamaktadır.

“Rehabilitasyon çalışmaları amacı sahayı eski haline dönüştürmek değildir. Ulaşılması gereken hedef, söz konusu arazi parçasındaki ekolojik dengenin tekrar kurulmasıdır” (sh. 50). Yüzyıllar içinde oluşan ekolojik dengenin bozulabileceğinin itirafı olan bu beyana göre tekrar kurulması hedeflenen ekolojik denge nasıl tekrar kurulacaktır? Bu ifade de ciddiyetten ve bilimsellikten uzaktır, göz boyamadan ibarettir.

“Çalışma esnasında zarar gören floranın zararı rehabilitasyon çalışmaları sırasında giderilecektir” (sh. 50). Yani kuruyan, yok olan veya zarar gören flora türleri diriltilecek midir, nasıl giderilecektir? Bu flora türlerine mi maddi/manevi tazminat verilecektir? Bu ifade de ciddiyetten ve bilimsellikten uzaktır, göz boyamadan ibarettir.

Proje Dosyası, yukarıda bazı örneklerine yer verilen eksikler, proje alanına ait olmayan genellemeler ile uygulama ve sonrasında ciddi çevresel ve sosyal sorunlara yol açacak pek çok belirsizliği içermektedir.

Proje dosyasında tanımlanan alanlar, Sarpıncık ve Hasseki bölgelerinde (Sarpıncık RES projesine) verilmiş olan ÇED Olumlu Kararı gibi, Bakanlığınızca değişik projeler için verilmiş ÇED izinlerindeki alanlarla da çakışmaktadır. Bu çerçevede, bölgedeki yatırımların kümülatif çevresel etkilerinin değerlendirilmesinin özellikle bu hassas coğrafya için zorunlu olduğu açıktır.

İzmir Valiliğince uygun bulunarak ÇED süreci başlatılan, Fatih Muhammed Özkan tarafından Karaburun’da yapılması planlanan JEOTERMAL KAYNAK ARAMA SONDAJI’na ilişkin Proje Dosyası hakkındaki görüş ve itirazlarımızı, dikkate alınması dileğiyle, gereği için bilgilerinize sunarız.

Dağıtım:

– T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü)
– İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
– Karaburun Belediyesi

http://www.turkhaberler.tv/yerel/yarimada-kusatma-altinda-h21277.html

Türkiye’nin ilk SlowFood köyü Germiyan üç sorunla boğuşuyor. RES’ler, Balık Çiftlikleri, Taş Ocakları.Tıpkı Karaburun gibi, Türkiye’nin pek çok yeri gibi… Karaburun Kent Konseyi olarak aynı doğayı, tarihi, kültürü paylaştığımız ve aynı sorunları yaşadığımız Germiyan’daydık dayanışma için. Ildırı’dan, Birgi’ye Karaburun’a, Muhtarları, Köylüleri, siyasi parti temsilcilerini, avukatları, sivil yapılanmaları, doğa dostları ne diyor.