Ayen’in 2. ÇED’i İçin İzmir 6. İdare Mahkemesi’nce görülen davanın (2016/1757 Esas ve 2017/1903 Karar) 24/11/2017 tarihinde Temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile alınan kararında; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin İPTALİNE karar verildi.

Ayen Enerji A.Ş.’ne ait Mordoğan RES Kapasite Artışı Projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen 1inci ‘ÇED Olumlu’ Kararı, 3.İdare Mahkemesi’nin oybirliğiyle verdiği kararla 28.06.2016 tarihinde iptal edilmişti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mahkemenin iptal kararından bir ay önce, 23/05/2016’da proje için 2009/7 sayılı genelgeye dayanarak 2inci bir ÇED sürecini başlatmış ve 30/11/2016’da Projeye 2. kez ‘ÇED olumlu’ kararını vermişti.

Bakanlık bir yandan mahkemenin iptal kararını temyize götürerek ilk ÇED olumlu kararında ısrarlı olurken, temyiz sonucunu beklemeden yeni bir ÇED sürecini yürüterek 2inci kez ‘ÇED olumlu’ kararını vermişti.

Karaburun Yarımadası yaşayanları, 82 davacıyla bu 2. ‘ÇED Olumlu Kararı’nı da 30/12/2016’da yargıya taşımıştı.

İzmir 6. İdare Mahkemesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile değişik 20/A maddesinde öngörülen ivedi yargılama usulü uyarınca, 2016/1757 Esas’ta görülen davada mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelenmiş ve rapordaki açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde;

  • 3 ÖDA (Önemli Doğa Alanı) kesişiminde, Karaburun ÖDA nın içinde bulunmasının,
  • Alan içerisinde yapılan bir günlük keşifte Bilirkişi Raporunda nadir türlerin bulunmuş olması alanın 4 mevsimlik izleme ile ele alındığında daha fazla endemik ve nadir türe ev sahipliği yapabileceği olasılığını doğurduğu,
  • Alanın potansiyel orman alanı olduğu, alanda süksasyonel (sıralı gelişim) süreçlerin düzgün şekilde işlediği alan içerisinde gözlemlenen yeni kızılçam fideleri ile ortaya konduğu,
  • Bu bağlamda, alanda yapılacak inşa çalışmalarının (türbün, ulaşım yolları vb.) doğal ekosistemin dinamikleri üzerine etkilerinin dikkate alınması gerektiği,
  • Keşif sırasında alan içi ve çevresinde doğal ekosistemin yeşil akasmını tüketen ve örtüyü çıplaklaştıran ”meşe tırtılı” zararlısının son yıllarda bölgede popülasyon artışının dikkat çekici olduğu, özellikle bu zararlının küresel ısınma ve iklim değişikliğine paralel popülasyon artışının dikkat çekici olduğu.
  • Bölgede yer alan RES’lerin kümülatif etkisinin tür üzerine olası etkisinin dikkate alınması gerektiği,
  • Tüm bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda idarenin kararının yeniden gözden geçirilmesinde fayda olacağının düşünüldüğü,
  • Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında mevzuatta yer almamasına karşın planda konumlandırılan türbin alanlarının yerleşim alanlarına yakın mesafede oluğundan yöre hassasiyetlerinin irdelenmesi gerektiğinin düşünüldüğü,
  • EPDK tarafından sınırlandırılmış alanın kısmen Mordoğan Göleti Göl Alanında, kısmen Mutlak Koruma Alanında, kısmen Kısa Mesafeli Koruma Alanında ve kısmen Orta mesafeli Koruma Alanında kaldığı,
  • Dolayısıyla Su Kirliliği Kontrol yönetmeliğine ilgili bölümlerde atıf yapılması gerektiği,
  • İçme suyu Şebeke hattı projesinin EPDK sahasında kaldığı,
  • Alandan geçen dere yataklarının üzerinden ulaşım hatları geçirme gerekliliğinin doğması durumunda ilgili kurumlardan izinlerin alınması gerektiği,
  • Alanda inşa edilecek sızdırmasız fosseptik projesinin taahhüt edilmesinin gerektiği,
  • Flora, fauna, sosyo-ekonomik durum açısından sadece faaliyet alanına değil etki alanının tamamına bakılması gerektiğinden bölge hassasiyetleri yüksek bölge kategorisinde yer aldığı,
  • Bölgede 6 farklı firmaya ait RES projeleri yer aldığı, bu nedenle değerlendirme yapılırken bölgede yer alan diğer faaliyetlerin de sadece gürültü açısından değil flora, fauna, sosyo-ekonomik açıdan değerlendirilmesi gerektiği,
  • Bölgede yoğun konut yerleşimlerine göre gürültü değerlendirmesi yapıldığı, oysa bölge sayfiye alanı olup yazlık konutların olduğu yaz aylarında dinlenmek üzere gelenlerin olduğu bir bölgede bulunduğu, değerlendirmelerin bu kriterlere göre yapılması gerektiği,

Sonuç olarak

  • Dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirilmesi Olumlu” Kararının flora, fauna ve çevresel açıdan uygun olmadığının belirlendiği anlaşıldığından dava konusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün 30.11.2016 tarih ve 19279 sayılı 30.11.2016 tarih ve 19279 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirilmesi Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı,
  • Öte yandan işlemin uygulanması halinde çevreyi olumsuz etkileyeceği dikkate alındığından telafisi güç zararların doğumuna yol açabileceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin;

  • Uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına,
  • Uyuşmazlığın aynı Kanunu’nun 20/A maddesi kapsamında ivedi yargılama usulüne tabi olduğu anlaşıldığından, aynı madde uyarınca bu karara karşı itiraz yolu kapalı olması nedeniyle kesin olmak üzere, 10/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verilmişti.

İzmir 6. İdare Mahkemesi’nce görülen davanın  (2016/1757 Esas ve  2017/1903 Karar)  24/11/2017 tarihinde Temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile alınan kararında yukarıda açıklanan nedenlerle;  hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin İPTALİNE karar verilmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir