KONU:Karaburun Agromey Gıda ve Yem San.Tic. A.Ş. Su Ürünleri Yetiştiriciliği Projesi Hk
İlgi:a) 27.01.2017 Tarihli, KKK/934 Sayılı yazımız
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca, 05/01/2017 tarihinde yapılan duyuru ile Agromey Gıda ve Yem San. Tic. A.Ş. tarafından Karaburun’da, kurulmak istenen su ürünleri yetiştiriciliği Projesi ile ilgili ÇED başvuru dosyasının uygun bulunarak ÇED sürecinin başlatıldığı ve ÇED başvuru dosyasına ilişkin görüş ve önerilere açıldığı ilan edilmiştir.
Agromey Projesi ÇED başvuru dosyası incelenmiş olup, Karaburun İlçesi genelinde ve bu kapsamda Agromey Projesi hakkındaki itirazlarımız aşağıda sunulmaktadır.
1) PROJE’YE HALKIN KATILIMI SÜRECİ : İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü web sayfasında 19/01/2017 tarihinde yapılan duyuru ile proje ile ilgili “Halkın Katılımı Toplantısı” nın 24/01/2017 tarihinde saat 14:00’te Anbarseki Mahallesi Köy Kahvesinde yapılacağı ilan edilmiştir.
Proje ile ilgili “Halkın Katılımı Toplantısı”na, Karaburun halkı bu bölgede yeni balık çiftlikleri kurulmasına muvaffakatı bulunmadığını ve bilgilendirilmek istemediğini ifade ederek katılmamıştır ve toplantı açılamamıştır. İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve diğer kurum temsilcileri, Toplantı Mahali Anbarseki köyü kahvesinden toplantıya ilişkin herhangi bir tutanak tutmadan ayrılmıştır. Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Mahalle Muhtarları, Esnaf Odası ve Kent Konseyi Başkanı, Su Ürünleri Kooperatifleri temsilcileri ve Avukatımızdan oluşan bir heyet gözlemciliğinde toplantının yapılamadığına dair resmi tutanağın Karaburun Kaymakamlığı’nda hazırlanarak imza altına alınması talebimiz de reddedilmiştir.
Bunun üzerine, Toplantının yapılmadığına dair Tutanak Karaburun Yarımadasının yukarıda belirtilen temsilcileri ve Karaburun halkı tarafından Anbarseki Mahallesi Köy Kahvesinde imza altına alınmıştır.
25/01/2017 tarihinde basında, Jandarma aracında, İl Çevre Müdürlüğü’nden iki kişi ve iki firma temsilcisinin imzaladığı belirtilen bir “tutanak” yayınlanmıştır. Bu, adı “Halkın Katılımı Toplantısı” olan toplantıda resmi toplantı tutanağının, Karaburun temsilcilerinin Karaburun Kaymakamlığı’nda imzalanması talebini de reddedilerek halktan kaçırılmış olması kabul edilemez bir uygulamadır.
İlgi (a)’da kayıtlı yazı ile, sözkonusu “Halkın Katılımı Toplantısı” için görevlendirilen kurum ve temsilcilerinin isimleri ve toplantı tutanağının bir örneği Bakanlık’tan talep edilmiştir.
Sözkonusu proje, 18/01/2017 tarihinde, Karaburun Belediye Başkanı, tüm Muhtarlar, yerel sivil yapıların temsilcileri ve Karaburun yaşayanlarının çok geniş katılımıyla yapılan Karaburun Kent Konseyi Kent Meclisi toplantısında değerlendirilmiş ve Karaburun’un yaşam kaynağı olan deniz/kıyılar, deniz canlıları ile turizm, su sporları, kıyı balıkçılığı başta olmak üzere yerel ekonominin tüm unsurlarını çok olumsuz yönde etkileyecek olan Agromey dahil yeni bir balık çiftliğinin daha bölgede kurulmaması, Karaburun Yarımadasının Su Ürünleri Yetiştiriciliği Potansiyel Alanları Listesinden çıkarılması ve Yarımadanın ÖÇKA İlanı için gerekli Bakanlar Kurulu Kararının ivedilikle çıkarılması gereği konularında kuvvetli bir ortak görüş oluşmuştur.
2) ÇED SÜREÇLERİNİN SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ İÇİN POTANSİYEL ALANLARI PROTOKOLÜ İLE TANIMLANAN BÖLGELER ŞEKLİNDE TANIMLANARAK YÜRÜTÜLMESİ ÖZ OLARAK YANLIŞTIR: Çevre ve Orman Bakanlığı’nın talimatı ile hazırlanan 10.03.2008 tarihinde onaylanan Su Ürünleri Yetiştiriciliği için Potansiyel Alanları Protokolü ile Karaburun İlçesi 5 bölgeden oluşan Su ürünleri üretim Sahası ile çevrelenmiş durumdadır. [Mordağan (4 No’lu alan),Küçük bahçe kuzeyi (5 No’lu alan),Küçükbahçe güneyi (6 No’lu alan), Gerence Körfezi kuzeyi ve Gerence Körfezi güneyi)]
Su ürünleri faaliyetlerinin düzenlenmesi ve planlı olarak yapılaşmalarının sağlanması amacıyla İzmir ve bölgesi için 19/07/2007 tarihinde çizilen ve 13/03/2008 tarihinde revize edilen 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı yargı kararıyla iptal edilmiştir. Bu durumda, İzmir bölgesinde mevcut durumu ile planlara işlenmiş su üretim alanı bulunmamaktadır. Nitekim, Orman ve Su İşleri Bakanlığı-Özel Kalem Müdürlüğü’nün Karaburun Kent Konseyine muhatap, 16/11/2012 tarih ve 51968 sayılı yazısı eki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü notunda da “… Kültür balıkçılığı faaliyetleri ile ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşların müşterek çalışmaları ile belirlenerek Çevre Düzeni Planlarına işlenen Potansiyel Su Ürünleri Üretim Alanları planlardan çıkartılmıştır. İzmir bölgesinde mevcut durumuyla planlara işlenmiş su ürünleri üretim alanı bulunmamaktadır“ denilmiştir. Bu çerçevede; ÇED süreçlerinin bu plan bölgeleri tanımlanarak yürütülmesi de öz olarak yanlıştır.
3) KARABURUN YARIMADASI, SAHİP OLDUĞU ZENGİN VE NADİR BİYOÇEŞİTLİLİĞİ İLE AYRI ÖNEME SAHİP OLDUĞU DİKKATE ALINARAK, BALIK ÇİFTLİKLERİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE HER TÜR YATIRIMDA GENEL KURALLARIN VE STANDARDLARIN DIŞINDA ÖZEL BİR DEĞERLENDİRMEYE TABİ TUTULMASI VE MUTLAKA KÜMÜLATİF VE ÇARPAN ETKİLERİNİN TİTİZLİKLE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN ÖZEL ÖNEME SAHİP BİR BÖLGEDİR.
-Karaburun Yarımadası, Türkiye’nin 305 Önemli Doğa Alanı (ÖDA)’nından biridir. Yarımada, “Sıfır Yokoluş” ve “Başka Yerde Olmayanlar” sınıflandırmasında dünyada önemli bölgeler arasındadır.
-Aşağıdaki haritadan da görüleceği gibi, Karaburun Yarımadası kıyılarının çok önemli bir bölümü I. Derece Doğal Sit Alanıdır. Agromey Projesinde öngörülen kıyılar, I. Derece Doğal Sit Alanıdır.
Şekil-1 Karaburun Yarımadası Korunan Alanlar Haritası
24.01.2007 tarih ve 26413 sayılı Resmi Gazete’nin yayınlanarak yürürlüğe giren Denizlerde Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki Kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 3.maddesinin (b) bendi; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca belirlenen/belirlenecek olan doğal ve arkeolojik sit alanlarında balık çiftlikleri kurulamaz. şeklindedir.
Ayrıca, Çevre Kanunu’nun 9.maddesinin (h) bendinde …Denizlerde yapılacak balık çiftlikleri , hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfezler ile doğal ve arkeolojik sit alanlarında kurulamaz…hükmü yer almaktadır.
– Karaburun Yarımadasında 20. yüzyılın başlarından itibaren yarımadada yapılan çalışmalarda pek çok arkeolojik sit değeri taşıyan bölge olduğu bunların bir bölümünün tescil edildiği, bölgede denize kaymış Prehistorik, erken Tunç Çağı ve Roma dönemine ait yerleşimlere ilişkin bilimsel çalışmaların sürdüğü bilinmektedir. Bu alanların, balık çiftliklerinin tonozları, çapaları ile tahrip edilme riski çok yüksektir.
– Aşağıdaki haritadan da görüldüğü gibi Agromey ÇED Proje alanı Dalışa yasak bölgeleri de kapsamaktadır. Akbük, kıyıda sit koruma alanı iken denizde nadir canlılar ve benzeri yüksek ekolojik hassasiyetler nedeni ile dalışa kapalıyken aynı yerde balık çiftliği kurulması mümkün değildir.
– Karaburun Yarımadası kıyı ve deniz ekosistemi ve biyolojik çeşitlilik bakımdan öneme sahiptir. “Deniz ekosistemleri, kıyısal yaşam alanları tek başına bütün denizel biyolojik üretimin 1/3’ünden sorumludur ve acısu ekosistemleri (deniz çayırları, mangroz ormanları) yeryüzünün en verimli bölgeleridir.
– Akdeniz’in oksijen stoklarını sağlayan, yavru/ergen balıkların gelişimini tamamladığı yerler olan deniz çayırları(Posidonia oceanica), denizel biyolojik çeşitlilik ve kıyı balıkçılığı açısından yaşamsal öneme sahiptir. Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında imzalanan Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol’ün eki “Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler Listesi”inde yer almaktadır. Karaburun Yarımadası kıyıları (özelikle Mordoğan’dan Yeniliman-Kanlıkaya kadar olan kıyılar), Posidonia oceanica topluluğunun kirlenme ve diğer antropojenik etkilerden en az zarar gören alan olarak tespit edilmiştir (Dural et al., 2012). Posidonia Çayırlarının kalitesi bakımından Ayrupa Su Çerçevesi Direktifine göre, Uluslararası literatürde; Karaburun Yarımadası 2000-2003 yılları itibariyle referans alanı olarak ilan edilmiştir (Dural 2014).
Okudan vd. (2001) tarafından yapılan “Karaburun Adaları’nın (Ege Denizi, İzmir, Türkiye) Deniz Florası” isimli araştırmada bölgede 234 takson tespit edilmiştir.. Akdeniz’de 450 tür balık, toplamda 17.500 tür canlı varlığı tesbit edilmiştir. Agromey projesinde, bu türler ve koruma statüleri hakkında en ufak araştırma ve bir değerlendirme bulunmamaktadır.
– Karaburun Yarımadası, Akdeniz Foklarının (Monachus monachus) kalan son üreme ve yaşam alanlarından biridir. Akdeniz Foku, ülkemizin de taraf olduğu, BARSELONA – Akdeniz’in Kirlenmesine Karşı Korunması Sözleşmesi Eki Cenova Deklarasyonu; BERN – Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi; CITES – Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmeler’le korunmaktadır. Ülke bazında ise; 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile koruma altına alınmıştır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2007-c).
Karaburun Yarımadası uzun bakir kıyıları ve kıyı oluşumları ile Akdeniz Foklarına uygun üreme ve yaşam alanlarına sahiptir. Mordoğan’daki üreme mağarası dışında, Yarımada’nın kuzeyinde 2 adet üreme mağarası ve yine kuzeyde ve doğu kıyılarında 7 adet üreme mağarası olabilecek potansiyelde mağara ve kovuklar bulunmaktadır. Ayrıca, Gerence Körfezinde bulunan Kara Ada’da ve Toprak Adası’nın karşısına gelen burunda üreme mağarası olabilecek potansiyele sahip 2 adet mağara tesbit edilmiştir (Veryeri, O., 2003). Veryeri ve arkadaşları, “Globalisation and the Mediterranean Monk Seal on Karaburun Peninsula” konulu çalışmalarında, Foça’da Haziran 1993’ten, Karaburun’da ise Eylül 2000’den bu yana devam eden araştırmada 15 Fok alanı kullanıldığını belirlemişlerdir. Araştırmacılar bu alanda 2 üreme, 15’ten fazla yaşama mağarası bulmuşlardır.
– Karaburun Yarımadası, adaları ve bakir kıyıları, deniz kuşları da dahil olmak üzere 200’ün üzerinde türü kapsayan önemli bir kuş popülasyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Bölgede tehdit altındaki Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos), Kızıl Şahin (Buteo rufinus), Ada Doğanı (Falco eleonorae) ve Küçük Kerkenez (Falco naumanii) gibi yırtıcılar ve Ada Martısı, Tepeli Karabatak (Phalacrocorax aritotellis) gibi nadir deniz kuşları da bulunmaktadır.
Dünyada sadece Akdeniz’de olduğu bilinen, bu özelliği ile bir “Akdeniz Endemiği” olan Ada Martıları Avrupa Kıtası’nın sahip olduğu doğal yaşam ve habitatların koruma altına alınmasını sağlamak amacıyla kabul edilen ve Türkiye’nin de imzaladığı Bern Sözleşmesi Ek-II ile koruma altına alınmıştır. Ada Martısı’nın tüm dünyada nüfusu 19.200 çift olarak tahmin edilmekte olup, Türkiye’ de, Ege ve Akdeniz kıyılarında 20–50 çift olduğu düşünülmektedir (Sarıçam, S. atfen BirdLife International, 2007).Türkiye’de çok az sayıda (10 kadar) üreyen Ada Martısı’nın Türkiye için kesin olarak bilinen ikinci üreme alanı Karaburun Yarımadası’nda ilçenin hemen açıklarındaki Büyük Ada ile batı tarafında Kara Ada olarak belirlenmiştir. (Çağlayan, E., 2003).
– Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, “…ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada…” olarak tanımlanan Karaburun Yarımadası’nın, tüm karasal alanı ile Foça Denizel Koruma Alanıyla birleşerek Yarımadayı çevreleyen çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA ilan edilmesi için teklif raporu Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere hazırlanmıştır. (Ağustos 2014)
Bakanlar Kurulu Kararını bekleyen rapora, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dışında ilgili tüm Bakanlık/kurumlar (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı) olumlu görüş bildirmiştir.(Eylül-Aralık 2013).Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na muhatap 01.10.2013 tarihli yazısı ile Karaburun Yarımadası’nı ÖÇKB olarak ilan edilmesinin uygun olduğunu bildirmiştir.
Agromey Projesi başvuru dosyası Ek-3’te projeye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca verilen uygunluk yazıları yer almaktadır. Bakanlığın bir taraftan Karaburun Yarımadası ÖÇKA İlanı Teklif Raporuna Olumlu görüş verirken,diğer taraftan “Su Ürünleri Yetiştiriciliği için Potansiyel Alanları Protokolü” çerçevesinde Yarımadanın balık çiftlikleri ile çevrelenmesine uygunluk vermesi çelişkili bir durumdur.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Ulusal Deniz Koruma Alanları Sistemi kapsamında, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi çalışmalarının Muğla ve İzmir Bölgelerinde yoğunlaştığı bilinmektedir.
Çalışmalar bünyesinde Bakanlıkların onayına sunulmuş olan Foça ilçesi Bütünleşik Yönetim Planı içerisinde Karaburun Yarımadası ile entegrasyon, güç birliği kurulması da öngörülmektedir. Nitekim Deniz ve Kıyı Koruma Alanı olarak değerlendirmeye konu nitelikte olan Karaburun Yarımadası, ÖÇKA İlan Raporunda da Karaburun’un denizel koruma alanı Foça denizel koruma alanı ile birleşecek biçimde teklif edilmiştir.
Karaburun’un henüz “Özel Çevre Koruma Bölgeleri” olarak ilan edilen alanlar” veya DKKA kapsamında olmamasının, Karaburun’un bu kapsamda değeri olmadığı anlamına gelmediği açıktır.
ÖÇKA Raporu ile Karaburun Yarımadasının korunması gereken alan olduğu tesbit ve kabul edilmiştir. Sorun, Karaburun Yarımadası ÖÇKA İlanı Kararının gecikmesidir. Bu gecikme, özel konumu dikkate alınmadan ve kümülatif etki değerlendirmesi dahi yapılmadan verilen olumlu ÇED kararları ülke ve dünya mirası niteliğinde olan Yarımadanın yenilenemeyecek boyutta tahrip edilme riskini beraberinde getirmektedir.
Karaburun Yarımadasının neredeyse tüm kıyı şeridi “Su Ürünleri Yetiştiriciliği Potansiyel Alanlar Protokolü” kapsamına alınmıştır. Karaburun İlçesi sınırları içerisinde mevcut kurulu bulunan 14 adet Su ürünleri Firmasına ait toplam 24 adet Su ürünleri Üretim Projesinın faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Bunların 20’si Gerence Körfezinden başlayarak Badem büküne kadar olan deniz ve kıyı alanına yayılmıştır. 4 balık çiftliği ise, Mordoğan bölgesindedir. Agromey Projesinin gerçekleşmesi halinde Karaburun’un İzmir körfezine bakan kıyıları da balık çiftlikleri tarafından işgal edilmiş olacaktır.
4) BALIK ÇİFTLİKLERİ BİLİM İNSANLARINCA DOĞU AKDENİZ HAVZASININ EN TEMİZ BÖLÜMÜ OLARAK TANIMLANAN KARABURUN YARIMADASI KIYI VE DENİZ EKOSİSTEMİ VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ AÇISINDAN TEHDİT OLUŞTURULMAKTADIR.
Türkiye’nin de imzacısı olduğu Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi çerçevesinde taraf ülkeler Akdeniz çevresinde gerçek bir değişim yaratmak amacıyla insan faaliyetlerini yönetmek için, Temmuz 2008’den beri Ekosistem Yaklaşımını uygulamaya özel bir önem vermektedir. Ekosistem yaklaşımının vizyonu ve stratejik hedefleri Taraf Devletler tarafından 2008’de belirlenmiştir. (Kaynak: IUCN, Akdeniz: Tehdit altındaki Biyolojik Çeşitlilik Sıcak Noktası )
Bu Sözleşme kapsamında hazırlanan Birinci Bütünleşik Değerlendirme’de ekosistemdeki bozulmaya neden olan baskılar ve etkiler arasında balık çiftliklerine denizleri kirleten faktörler arasında öncelikli yer verilmiş ve Balık çiftliklerinin olumsuz etkileri aşağıdaki biçimde tanımlanmıştır:
“• Bazen ötrofikasyona ve hipoksiyaya fakat düzenli olarak ekolojik dengesizliklere (düşük su kalitesi ve yosunlaşma gibi) neden olan aşırı besin maddesi varlığı;
- Balıkçılık, denizcilik, enerji, su ürünleri ve desalinasyon da dahil olmak üzere denize bağlı endüstrilerin (hem işlevsel hem kaza sonucu) neden olduğu kirlilik ve bozulma;
- Desalinasyon ve etkileri,
- Su ürünleri yetiştiriciliği
- Birbirinden farklı ve çelişkili kullanımlar için alanların ve bu kısıtlı alanlara erişimin azalması sonucu kümülatif riskler.”(Kaynak: UNEP/MAP, 2005.Karar Vericiler İçin Özet Rapor)
Balık çiftliklerinin denizlere ve sahiller üstündeki olumsuz etkileri, aşağıdaki bilimsel veri ve değerlendirmelerle açıkça görülmektedir ( Özbay,S.; Tarakçıoğlu, S. “Balık Çiftliklerinin Çevreye ve Türk Turizmine Etkileri” Ankara-2008)
“…Türkiye I. Su Ürünleri Şurası, Su Ürünleri ve Çevre Komisyonu raporuna göre kültür balıkçılıgı (yetiştiricilik) faaliyetlerinin çevreye etkileri şöyle sıralanmaktadır:
- İşletmelerden dışarı verilen yem ve dışkı gibi artıklarla ortam suyu nutrientlerce zenginleşmektedir. Bu zenginleşme hipernütrifikasyona neden olarak fitoplankton patlaması yaratmaktadır. Böylece, ortamdaki oksijen azalarak civar canlılar ve çiftlikteki balıklar ölmekte veya strese sokularak hastalıklara karşı dirençleri azalmaktadır. Bununla birlikte yem ve dışkı atıklarıyla zeminde sediment birikimi ve kokuşma olmakta, bentik yapıda istenmeyen değişmeler ve patojen canlıların çoğalması için uygun ortam yaratılmaktadır. Ölü balıkların dış ortama bırakılması da denizde aynı etkiyi yaratmaktadır.
- İstenmeyen canlı toplulukları ortama yerleşmekte, suyun kalitesi bozulmaktadır.
- Çiftliklerden kaçan türlerin dış ortamdaki canlıların gen havuzlarını etkileyerek doğal stoklarda istenmeyen değişiklikler yaratma olasılığı vardır.
- Farklı ortamlardan çiftliklere getirilen balıklar, bakteriyel, viral ve patojen organizmaların taşınmasına katkıda bulunarak bunların kalıcılığını sağlayabilirler.
- Balık hastalık ve zararlılarına karşı kullanılan ilaç ve kimyasal maddeler civar canlıları ve su kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
- Yosun temizleme çalışmaları sonucunda oluşan anaerobik çürüme, zararlı kurtçuk ve larvaların üremesine neden olmaktadır.
- Balık çiftliklerinin düzensiz dağılımı görüntü kirliliğine neden olmaktadır. Ayrıca düzensiz dağılım sonucunda deniz trafiğinde de sorunlar ortaya çıkabilir.
- Kültürü yapılan türlerin seçiminde ekonomik değerin en önemli faktör olarak algılanması nedeni ile biyolojik çeşitlilik ilkesine uyulmaması sonucunda doğal dengede bozulmalar meydana gelmektedir. Endemik olmayan türler sistemde ani değişimlere ve çöküşlere neden olabilir.
- Üretimin ilk aşamalarında doğal kaynaklara aşırı yüklenilmektedir.
- Seçici üretim sonucunda doğal genetik farklılıklar ortadan kaldırılabilir veya yapay olarak ortaya çıkabilir.
- Yapay yem ihtiyacının karşılanması amacı ile gıda zincirinin alt tabakalarında aşırı avlanmaya neden olunabilir.”
Karaburun Yarımadası ÖÇKA İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu Tehditler ve Riskler Bölümünde, Balık Çiftliklerine alt başlık olarak yer verilerek;
”Balık Çiftlikleri;
– Uluslararası sözleşmelerle de korunması taahhüt altına alınan Akdeniz Fokunun üreme ve yaşam alanlarını da içine alan balık çiftlikleri, antibiyotik ve parazit ilaçları, yem ve balık artıkları, mazot, sintine suyu gibi atıkları, kıyılarda konumlanan destek birimleriyle, kıyı ve deniz içi flora ve faunayı, Akdeniz Foklarının yaşamını tehdit etmektedir.
– Mavi bayraklı plajlara ve bakir koylara sahip olan Karaburun Yarımadası’nda denizi ve kıyıları hızla kirletmekte, görsel kirlilik yaratmakta, böylece ekoturizm ve agroturizm proje ve uygulamalarına ve tarımsal faaliyetlere zarar vermektedir.
– Oluşan kirlilik, deniz çayırlarını (posidonia oceanica) ve balık varlığını olumsuz etkilemekte, geniş alanlar kaplayan balık kafesleri, kıyı balıkçılarına ağ atacak yer bırakmamakta, bölgedeki kıyı balıkçılığını ve dalyan balıkçılığını baltalamaktadır.” tesbitinde bulunulmuştur.
İZKA- Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi (2014-2023) belgesinde de Karaburun Yarımadasında balık çiftliği tehdine yer verilerek Akdeniz Fokları açısından çatışma alanları analizi yapılmıştır; Çatışma alan analiz sonuçlarına göre mevcut ve potansiyel balık çiftliklerinin fokların günlük olası kullanım alanları içinde kaldığından bir tehdit yaratacağı, Balık çiftliklerinin özellikle Karaburun Yarımadası’nın kuzeydoğu bölgesindeki Agromey Proje Alanı olan İnecik, Anbarseki ile kuzeybatı bölgesindeki Denizgiren ve Küçükbahçe için bir risk yaratabileceği, Karaburun Yarımadası’ndaki mevcut balık çiftliklerinin ve potansiyel balık çiftliği alanlarının büyük bir bölümünün Akdeniz Foklarının denizdeki olası günlük kullanım alanı sınırları içinde kaldığı, Bu nedenle bu bölgede yeni balık çiftliklerine izin verilmemesi gerektiği, mevcut tesislerin fokların yaşam alanlarına olan etkilerinin düzenli olarak izlenmesi ve olumsuz etkilenme düzeyine göre bu tesislere müdahale edilmesinin gerektiği belirtilmektedir.
Akdeniz Fokunun Karaburun ilçesi kıyılarında en sık gözlemlendiği alanlar, Mordoğan Kumburnu, Ayıbalığı Mevkii, Sıraçukur, Tuzluburun, Kanlıkaya, Çakmacık, Yeniliman, Hamzabükü, Badembükü ve Agromey Projesiyle balık çiftliğinin kurulması planlanan İçme Kıyısı, Sasko, Top Ada, Eşendere, Ulucabük, Küçük Ada, Büyük Adadır. (Karaburun Yerel Fok Komitesi, 2011).
Nitekim, bir Akdeniz Foku bireyi, 01/02/2017 tarihinde Saipaltı, 03/02/2017 tarihinde Kaynarpınar, 04/02/2017 tarihinde Karaburun Merkez kıyıların da tesbit edilmiş ve alanlar Karaburun Emniyet Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlüğü, Karaburun Yerel Fok Komitesi temsilcileri tarafından emniyet şeridi ile korumaya alınmıştır. SADAFAG yetkilisi tarafından yapılan kısmi gözle muayenede ergin dişi fokun kondisyon durumunun iyi olduğu herhangi bir yara ve bereye rastlanmadığı gözlenmiştir. Bu üç bölge tümüyle Agromey projesinin ÇED alanı içinde kalmaktadır.
Karaburun Yolcu iskelesi projesine, Akdeniz foku yaşam alanlarına ve deniz çayırlarına verilecek zararın denizel alanın doğal yaşamında meydana getireceği olumsuz etkiler dikkate alınarak, 28/07/2010 tarihinde “ÇED Olumsuz Kararı” verilmiştir. Şimdi aynı bölgede, bu projeden kat be kat büyük ve etki alanı pek çok anlamda geniş ve bentik yapıda birikim yapan balık çiftliği projesinin aynı gerekçelerle onaylanmaması gerekmektedir.
Sadece bu neden bile, Agromey Balık Çiftliği Projesinin acilen iptal edilmesi ve Karaburun deniz ve kıyılarının su ürünleri yetiştiriciliği potansiyel alanları kapsamından çıkarılması için yeterlidir.
Foça’nın Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş olmasındaki en önemli unsur Akdeniz Foklarının bölgedeki varlığı olmuştur. “ Bölgenin taşıdığı önemin büyük bölümü binlerce yıldır burada yaşayan foklardan kaynaklanmaktadır”
Karaburun İlçesinde kurulu 24 balık çiftliği tesisin toplam kapasitesi 25.000 ton/yıl’a ulaşmıştır. Bu yılda ortalama 50.000 ton yem kullanımına denk gelmektedir. Balık çiftlikleri deniz dibine çöken yem artıkları ve balık dışkıları, suya karışan kimyasalların oluşturduğu aşırı kirlilik, ve oksijensiz kalan ortamla, koruma altında olan Deniz Çayırları ve içinde barınan türler zarar görmekte, türler ve habitatlar yok olma riskiyle karşı karşıya bırakılmaktadır
Agromey projesi ÇED başvuru dosyasının incelenmesinden, projeyle yılda 7500 ton çiftlik balığı üretileceği ve bunun için yılda 15.000 ton balık yemi kullanılacağı, kafeslerdeki balıklara şırınga ile aşılama yapılacağı, antibiyotik ve vitamin kullanılacağı anlaşılmaktadır.
Agromey Projesi ile Küçükbahçe Köyü Mevkiindeki 352.800 m² denizalanını kapsayan üç adet su ürünleri yetiştiriciliği tesisin ( Egemarin- A.Erhan Bir, Egemarin -Seferkaya, ve Ege Marin-Elektrosan) alanlarını 11 kat arttırarak, Karaburun Merkez-Kaynarpınar arasına 387 hektarlık deniz alanına (Agromey 1, Agromey 2 ve Agromey 3) olarak taşınması ve 84 kafes kurulması planlanmaktadır.
Projenin 387 hektarlık deniz alanı, Karaburun ilçesi merkezinden başlayarak Kaynarpınar Mahallesine kadar olan 20 km’ye ulaşan bir kıyı şeridine birebir karşılık gelmekte olup, kuvvetli rüzgar ve akıntılarla neden olacağı kirlilikle etkileyeceği deniz ve kıyı alanı çok daha geniş olacaktır. Mevcut balık çiftliklerinin neden olduğu tahribat, kümülatif ve çarpan etkiyle Karaburun Yarımadasının İzmir körfezine bakan kıyılarına yayılacaktır.
5) BALIK ÇİFTLİKLERİ YÖRE HALKININ EKONOMİK VE SOSYAL YAŞAMI ÜZERİNDE GERİ
DÖNDÜRÜLEMEZ TAHRİBATA NEDEN OLACAKTIR.
Karaburun’un kalkınma önceliği organik/temiz tarım ve çevre odaklı turizmdir. Kıyı ve Çökertme dalyan balıkçılığı da önemli kaynakları arasındadır. Balık çiftliği gibi kirletici ve habitatı bozucu faaliyetler bu iki sektörden başlayarak buna bağlı tüm yerel halkın ekonomiyi de baltamaktadır.
Kıyı balıkçılığı : Kıyı ve çökertme dalyan balıkçılığı halkın geçim kaynaklarından biridir. İlçede 250 üyesi olan 6 su ürünleri kooperatifi (Saip, Kaynarpınar,Karaburun, Yeniliman, Eşendere, Mordoğan) mevcuttur. Bu kooperatiflerden (Saip, Kaynarpınar, Karaburun Merkez ve Eşendere kooperatifleri tümüyle Agromey Projesinin planlanan alanı içerisindedir.
Balık kafeslerinin denizde kapladığı alan ve kafeslerin birbirlerine ve zemine demir zincir ve naylon halatlarla bağlanması ile kapatılan koylar, kıyı balıkçısına ağ atacak yer bırakmamakta, av alanları daraltılmaktadır.
Balık Çiftlikleri, balıkların gelişme saklanma alanları olan ve denizin oksijen kaynağı deniz çayırlarına verdikleri zarar nedeniyle, yerleşik balık türlerinin bölgeden çekilmesi sonucunda kıyı balıkçılığı yanında çökertme dalyan balıkçılığını da olumsuz etkilemektedir.
Ayrıca, çevre canlılarda neden olunan değişim etkisiyle doğal balık türlerinin kalitesi/lezzeti önemli değişime uğramaktadır.
Turizm:
Karaburun, zengin doğal güzelliklere, temiz deniz ve kıyıları, halen sürdürülmekte olan yerel kültüreyle alternatif turizm (ekolojik turizm, kırsal ve kültürel turizm, doğa sporları gibi) çeşitleri için ideal bir bölgedir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İzmir İlinde Doğa Turizmi Master Planı’nda Karaburun Yarımadası, “…doğa turizmi kapsamında projelendirilebilecek”, “Deniz Koruma Alanı olarak ayrılabilecek seviyede denizel biyolojik çeşitlilik değerlerine sahip”, “Kıyı ve dağ ekosistemlerinin bir arada birbirini destekleyen ve turizmi çeşitlendirme imkanına sahip” bölge olarak nitelenmiş ;
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür Portalı’nda ise Karaburun: “İzmir sahil şeridinin en doğal tatil yerlerinden birisidir. Çok güzel köyleri ve el değmemiş koyları vardır. Mavi bayraklı denizi, sualtı dalış, doğa yürüyüşleri, köy turizmi, eko ve agro turizmi gibi alternatif turizm faaliyetleri için ideal özelliklere sahiptir” şeklinde tanımlanmış; Yarımada’nın sahip olduğu ekoturizm potansiyeli çerçevesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı (2013) tarafından ekoturizm güzergâhı olarak belirlenmiştir.
İZKA- Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi kitabında ise “İlçenin doğal ve kültürel varlıkları (mağaralar, dağlar, tarihsel değerler, yöre mutfağı vs.), kıyı alanları (koylar, adalar, deniz altı habitatı vs.); ekoturizm, kır turizmi, deniz sporları turizmi, kültür turizmi gibi alternatif turizm türlerine olanak sağlamaktadır.” denilerek Karaburun ilçesinin kalkınmasındaki en önemli gelişme ekseni kırsal turizm olarak tanımlanmıştır.
Şekil-6 (Şekil 5. 15 Muhtemel Çatışma Alanları: Plajlar, Mağaralar ve Balık Ciftlikleri İZKA- Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi)
Kitapta ayrıca, plaj ve mağaralar ile balık çiftliklerinin çatışma alanları ve risk analizi yapılmış ve “Plajlara ve plaj olma potansiyeli yüksek olan kıyıların yakınlarına ise yeni balık çiftlikleri kurulmamalıdır.” sonucuna varılmıştır.
Yukarıdaki haritan da açıkça görüleceği gibi, Agromey Projesinin konumlandırılmak istendiği, Kaynarpınar-Merkez İlçe arası tümüyle bu çatışma alanı kapsamındadır.
Proje dosyasında, en yakın yerleşimin 3 km mesafedeki Anbarseki mahallesi olduğu şeklinde tümüyle gerçek dışı bilgi verilmiştir. Karaburun İlçesi kıyılarında çok uzun bir sahil şeridini de etkileyecek olan Agromey projesi ÇED alanı Karaburun ilçe merkezine 710 m.den başlamaktadır. Kaynarpınar yerleşimi ise, ÇED alanın bittiği noktadan yaklaşık 1400 m. uzaklıktadır. Bu iki nokta arasında ise, yerleşimlerin, konaklama tesislerinin, plajların ve akdeniz foku mağaralarının bulunduğu koylar yer almaktadır ( Saipaltı, Olucabük, Eşendere, Ağa Limanı, Sasko, Akbük, Yukarı Boyabağ, Aşağı Boyabağ, İçmekıyısı gibi)
Balık çiftlikleri, antibiyotik ve parazit ilaçları, yem artıkları, ölü balıklar ve kesilen kısımları, mazot, sintine suyu gibi atıkları , kıyılarda konumlanan destek birimleri, lojistik destek için açılacak yollar ve kamyon trafiğiyle,mavi bayraklı plajlara ve bakir koylara sahip olan Karaburun Yarımadasında denizi ve kıyıları kirleterek , görsel kirlilik yaratarak eko ve agro turizm proje ve uygulamalarına, tarımsal faaliyetlere kıyı balıkçılığı ve bunlara bağlı sektörlere zarar vermektedir.
Karaburun ilçesinde,toplam işgücünün % 62’si ziraat, ve balıkçılık, %8’i otel/lokanta vb. sektölerinde istihdam edilmektedir. (İZKA- Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi)
Balık çiftliklerinin proje dosyalarında, yerele ekonomik katkı olarak, zaman zaman firma elemanı olarak ve asgari ücretle niteliksiz eleman istihdamından söz edilmektedir. Agromey proje dosyasında da planlanan üç balık çiftliğinde toplam 45 kişi istihdam (kaçının yerel istihdam olduğu açıklanmamıştır) edileceği belirtilmektedir. Yarımadadaki doğa tahribatı ve ekonomik yıkımın alternatif maliyetinin, Agromey Balık Çiftliğinin üreteceğini ifade ettiği 7500 ton/yıl çiftlik balığı ve 45 kişi istihdamı olamayacağı ve yatırımda kamu yararı olmadığı açıktır.
Agromey proje dosyasında kıyı kullanımına ilişkin hiçbir bilgi verilmemiştir. Oysa, denizde, kurulacak kafeslerin haricinde 12 adet polyester bot, 6 adet sac tekne, 250 ton yem depolama kapasiteli 3 adet barge kullanılmasının planlandığı, yem ve balık naklinin karayolu yapılacağı dikkate alındığında iskele ve kıyı tesisi de kurulacağı açıktır. Projede, bulaşıcı ve salgın hastalık nedeniyle toplu balık ölümlerin olduğunun tesbiti halinde,ölü balıkların uygun bir kara alanında açılacak çukurlara kireçlenerek gömülmesi planlanmaktadır. ( Bölge kıyıları 1. derece doğal SİT alanıdır)
Bölge kıyılarının 1. derece doğal SİT alanı olması, kültürel varlıkların bulunması, kıyıda pek çok kuş türü ve Akdeniz Foku barınma üreme alanlarının bulunması, deniz çayırları varlığı ve bu bütün içinde kıyı ve deniz ekosistemi tahribatı, turizm ve kıyı balıkçığı başta olmak üzere yöre ekonomisi üzerinde oluşacak yıkıcı etkileri dikkate alındığında; bu çok özel coğrafyada balık çiftliği kurulmasına izin verilmemelidir.
Bu çerçevede, Agromey Gıda ve Yem San. Tic. A.Ş. tarafından Karaburun’da, kurulmak istenen su ürünleri yetiştiriciliği Projesi ile ilgili ÇED sürecinin durdurularak, projenin reddedilmesini ve Karaburun Yarımadası’nın Su Ürünleri Yetiştirciliği Potansiyel Alanları kapsamından çıkarılmasını talep ediyoruz.
Bilgilerinize ve gereği için saygılarımızla arz ederiz.
ŞADAN TÜTÜNCÜ
KARABURUN KENT KONSEYİ / BAŞKAN
Dağıtım:
-T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
-Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü
-Mekansal planlama Genel Müdürlüğü
-Tabiat Varlılarını Koruma Genel Müdürlüğü
– T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
(Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü)
– T.C. İZMİR VALİLİĞİ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ
– T.C. İZMİR VALİLİĞİ GIDA TARIM VE HAYVANCILIK İL MÜDÜRLÜĞÜ
– T.C. KARABURUN KAYMAKAMLIĞI
– KARABURUN BELEDİYESİ