KARABURUN MERKEZ-KAYNARPINAR ARASINDA 387 HEKTAR ALANA BALIK ÇİFTLİĞİ KURULMAK İSTENİYOR !!!
– Su ürünleri faaliyetlerinin düzenlenmesi ve planlı olarak yapılaşmalarının sağlanması amacıyla 10.03.2008 tarihinde onaylanan Su Ürünleri Yetiştiriciliği için Potansiyel Alanları Protokolü ile Yarımada, Balıklıova’dan Gerence Körfezi’ne kadar tüm cephelerinden balık çiftliklerinin kuşatmasına açılmıştır. Gerence Körfezi’nden başlayarak, Badembükü’ne (Parlak Köyü) uzanan kıyı şeridinde kara alanlarına, yasal sınırları dahi ihlal edecek kadar yakın mesafede, hatta koyların içinde konuşlanmış, kıyılarda destek birimleri inşa edilmiş pek çok balık çiftliği bulunmaktadır. Yalnızca, Küçükbahçe’nin kuzeyindeki bölgede son bir yılda balık çiftliklerinin yayıldığı alan 525.800 m²’’ye ulaşmiştır.– Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporunda da belirtildiği gibi balık çiftliklerinin denizleri kirleten faktörler arasında öncelikli yeri vardır. Türkiye Su Ürünleri Şurası, Su Ürünleri ve Çevre Komisyonu raporunda da kültür balıkçılıgı (yetiştiricilik) faaliyetlerinin çevreye olumsuz etkileri tanımlanmıştır.
– Karaburun Yarımadası, karasal ve denizel alanlarının doğal yapısı ve barındırdığı uluslarararası sözleşmelerle koruma altına alınmış türleri de içeren bitki ve hayvan varlığıyla çok özel ve nadir bir alandır. Doğu Akdeniz Havzasının en temiz kalmış bölgesidir.
– Karaburun, Türkiye’nin 305 Önemli Doğa Alanı (ÖDA)’nından biridir. Yarımada, “Sıfır Yokoluş” ve “Başka Yerde Olmayanlar” sınıflandırmasında dünyada önemli bölgeler arasındadır.
– Karaburun Yarımadası kıyılarının çok önemli bir bölümü I. Derece Doğal Sit Alanıdır.
– Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından Karaburun Yarımadası’nın tüm karasal alanı ile Foça Denizel Koruma Alanıyla birleşerek Yarımadayı çevreleyen çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA ilan edilmesi için teklif raporu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dışındaki tüm Bakanlık/kurumların uygun görüşüyle Bakanlar Kurulu’na sunulma aşamasındadır.
– Ege bölgesinde kıyısal yapılaşmadan korunmuş en uzun kıyı alanlarından biri olan Karaburun Yarımadası, neslinin doğada tükenme riskinin aşırı derecede yüksek olduğu kabul edilen Akdeniz Foklarının kalan son önemli üreme ve yaşam alanlarından birisidir. Türkiye, bu nadir deniz canlısını ve yasam alanlarını korumada, taraf oldugu birçok farklı uluslararası sözlesme ve protokoller (Barselona Bern – Cites) ile ciddi bir taahhüt altındadır.
Balık çiftlikleri denizde kapladıkları alanlar, kafesleri birbirine bağlayan çapalar, zincirler ve bağlantı halatları, neden oldukları deniz kirliliği ve kıyı/deniz alanındaki balık transferi, yemleme, ilaçlama gibi artan insan faaliyetleri ile Akdeniz Foku’nu ve yaşam alanlarını tehdit eden ana unsurlar arasında yerini almıştır.
– Karaburun Yarımadası denizleri, Deniz Çayırları (Posidonia oceanica) bakımından zengindir ve topluluğunun kirlenme ve diğer antropojenik etkilerden en az zarar gördüğü alan olarak tespit edilmiştir. Deniz çayırları Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında “Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler Listesi ”inde yer almaktadır. Akdeniz’in oksijen stoklarını sağlayan deniz çayırları, yavru ve ergin deniz hayvanları için sağladığı korunma ve barınma ortamıyla ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve devamında çok önemli role sahiptir. Balık çiftliklerinin neden olduğu aşırı kirlilik deniz çayırları ve içinde barınan türlerin zarar görme riskini taşımaktadır.
– Çok geniş alanlar kaplayan balık kafesleri, yemler ve kimyasallar ve dışkılarla denizde oluşan kirlilik deniz balığı popülasyonunun azalmasına ve yapısının değişmesine neden olmaktadır. Yarımada koylarını kapatan balık çiftlikleri yöre halkının geçim kaynakları arasında yer alan kıyı balıkçılığı ve dalyan (çökertme) balıkçılığını baltalamaktadır.
– Denizel korumayla birlikte sürdürülebilir deniz balıkçılığının ekonomik getirisi, balık çiftliğinin ekonomik getirisinden çok daha yüksektir. Bu tek bir firmanın değil doğrudan yöre halkın kazancıdır.
– Balık çiftlikleri, antibiyotik ve parazit ilaçları, yem ve balık atıkları, mazot, sintine suyu gibi atıkları, kıyılarda konumlanan destek birimleriyle, mavi bayraklı plajlara ve bakir koylara sahip olan Karaburun Yarımadası’nda denizi ve kıyıları hızla kirletmekte, görsel kirlilik yaratmakta, doğayla barışık turizm uygulamalarına ve tarımsal faaliyetlere zarar vermektedir.
Karaburun Yarımadası, öncelikle korunması/yaşatılması gereken bir ülke ve dünya mirasıdır. Bu kapsam içinde değerlendirildiğinde, tarım/hayvancılık/sürdürülebilir balıkçılık ve doğa ile barışık turizm olanaklarıyla bir ekonomik değerdir. Ancak koruma ve bozulma arasındaki geçişin yaşandığı çok kritik bir noktadır.
Kümülatif etkisiyle, önce doğa ve eko-sistem, ardından yöre halkının ekonomik ve sosyal yaşamı üzerinde geri döndürülemez tahribata neden olan/olacak girişimlerin ivedilikle önüne geçilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu çerçevede, Yarımadada yeni balık çiftliklerine, kapasite artırma taleplerine izin verilmemesi ve mevcut balık çiftliklerinin ivedilikle denetlenmesini ve belli bir takvim çerçevesinde Karaburun Yarımadası kıyılarından çekilmelerinin saplanması yaşamsal önem taşımaktadır.
KARABURUN KENT KONSEYİ